Mitik yaşam; insanın, bulunduğu çevre ve doğa unsurları ile arasında kurduğu
ilişkilerin tek taraflı ve yıkıcı/yok edici olmasının önüne geçerek karşılıklı ve koruyucu
nitelikleri vasıtasıyla ilişkiyi düzenler. Yaratılış sonrası süreçte içerisinde bulunduğu
doğanın neredeyse tüm ögeleri ile yaşama tutunma yolunda büyük bir çatışmaya giren
insan, kendisine giderek daha da genişleyen yaşamsal bir varlık alanı yaratmanın
yollarını aramıştır. Varlık alanlarının kurulumu yolunda, mitsel anlatı geleneğinin
dünyadaki ilk görüntü düzeyi, -anlama yetisi üzerine kurulu- insanın doğaya kendi
iradesini/arzusunu kabul ettirme çabasını içerir. Mitleri içeren destanlarda da kahramanların, doğa ile ilişkilerinde ilk olarak -çatışma merkezli- doğayı özümseme, daha
sonra ise doğaya hükmedebilme ve doğayı yönlendirebilme yolunda mitsel bir erginle(n)me sürecinden geçirildiği görülür. Karşılıklı saygı ekseninde özümsenen doğa
ve doğanın unsurları; insanoğlu için sonsuzluğa açılan bütüncül yaşam olanakları
ile var oluş gömüsü olur. Kahramanlar, doğanın erginleyici gücü ile eğitilir ve farkındalık düzeyleri yoğunlaştırılır. Bu aşama, kahramanların adlarını aldığı ve tinsel
doğuşlarını sağladığı toplumsal kimliğe geçiş aşamasıdır. Doğanın var eden güçleri
ve kendileri ile birlikte var olan “ötelerin eriştirici ve dönüştürücü gücü” “at”ları ile
sınavlar yolunda kozmik evrenin sınırlarını zorlar. Bütünleşilen doğa da -mitsel boyutu ile- anlatılarda kahramanları koruyan, kollayan, gözeten ve olgunlaştıran “yüce
ana” düzleminde sunulur. Bu çalışmada, Altay Türklerine ait destanlarda destan kahramanlarının doğanın var eden yaşam enerjisi ile bütünleşme süreci sistematik bir
düzlemde incelenmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | May 31, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Issue: 45 |