Uygur yazı dili, tarihî Çağatay yazı dilinin devamı olan genç bir yazı dilidir. Çağatay yazı dili, Doğu Türkistan dışında 20. yüzyılın ilk çeyreğinde yerini yeni yazı dillerine bırakırken Doğu Türkistan’da 1950’lere kadar mahallîleşerek devam etmiştir. 1950 ila 1980 yılları arası, oluşmakta olan yeni Uygur yazı dili için bir belirsizlik dönemidir. Bu belirsizliğin sebebi, bir taraftan alfabe değişikliği tartışmaları diğer taraftan da Çin’de başlayan “Kültür Devrimi”dir. Kültür Devrimi’nden sonra kabul edilen Latin alfabesinin ömrü sadece dokuz yıl sürmüş ve Uygur Türklüğü, 1983 yılında tekrar Arap alfabesini kullanmaya başlamıştır. Bu otuz yıllık belirsizlik dönemi, Uygur yazı dilinin mevcut durumunda etkili olmuştur. Doğu Türkistan’da kullanılan dille ilgili çalışmalar, 1800’lü yılların sonuna rastlar. Ancak bu dönemde yapılan çalışmalar başlangıçta Çin Cumhuriyeti ve Çarlık Rusyası hükûmetlerinin, ilerleyen zamanda Çin Halk Cumhuriyeti ve Sovyetler Birliği’nin Doğu Türkistan bölgesinde ve Uygurlar üzerinde uygulayacağı politikalara esas teşkil etmiştir. 1980’li yıllarda Uygurlar arasında yoğun bir şekilde başlayan dil bilgisi ve sözlük çalışmaları, bu döneme kadar yabancılar tarafından yapılan çalışmaların esas alınmasıyla ortaya çıkmış olup bu çalışmaların amaçları pek sorgulanmamıştır. Bu konuda Avrupa’da yapılan çalışmalarda bölgeden “Eastern Turkestan”, dilden “Türkçe” yapılan derlemelerden “diyalekt” şeklinde bahsedilirken Sovyetler Birliği sınırları içinde yapılan çalışmalarda bölgeden Uygur Özerk Bölgesi, dilden Uygurca şeklinde bahsedilmesi dikkat çeker. Türkiye’de konu ile ilgili çalışanlar da Sovyetler Birliği bilim adamlarının kullandıkları terminolojiyi tercih etmişlerdir. Ayrıca Türkiye’ye 1960’lı yıllarda Doğu Türkistan’dan Uygur kökenli insanların geldiği dikkate alınırsa bu konuda 1990’lı yıllara kadar ciddi çalışmaların olduğu söylenemez. 1980’li yıllarda bir sağanak yağmur gibi ardı ardına yayımlanan bilimsel çalışmaların sebeplerinden birisi, Çin hükûmetinin dışa açılma çabası diğeri eskiden beri Türk dünyasının kültür merkezi konumunda bulunan bölge insanının bilinçlenmesidir. Eserlerin çoğu, Çin hükûmetinin kontrolündeki kurumlar aracılığı ile olsa da kısa sürede binlerce eserin verilmesi bölge insanının okuma yazmaya yatkınlığı ve düşkünlüğü ile izah edilebilirken yeni yazı dili de gelişme seyrine girmiştir.
The Uyghur written language is a young written language that is the
continuation of the Chagatai written language. While the Chagatai written
language left its place to new written languages in the first quarter of
the 20th century, it continued to be localized in East Turkestan until the
1950s. The years between 1950 and 1980 is a period of uncertainty for the
emerging new Uyghur written language. The reason for this uncertainty
is the alphabet change discussions on the one hand and the “Cultural
Revolution” that started in China on the other. The life of the Latin
alphabet, which was adopted after the Cultural Revolution, lasted only
nine years and the Uighur Turks started to use the Arabic alphabet again
in 1983. This period of thirty years of uncertainty has been influential in
the current state of the Uyghur written language. Studies on the language
used in East Turkestan coincide with the end of the 1800s. However, it can
be said that the studies carried out in this period formed the basis for the
policies that would first be implemented by governments of the Republic
of China and Tsarist Russia, and later by the People’s Republic of China
and the Soviet Union in the East Turkestan and on the Uyghurs. Grammar
and lexicography studies, which started intensively among Uyghurs in
the 1980s, emerged on the basis of studies conducted by foreigners until
this period, and the purposes of these studies were not questioned. In
the studies carried out on this subject, it is noteworthy that the region
is mentioned as the Uyghur Autonomous region and the language as
Uyghur in the studies carried out within the borders of the Soviet Union,
while the studies conducted in Europe refer to the region as a dialect of
compilations made from the “Eastern Turkestan” language in Turkish.
Those working on the subject in Turkey preferred the terminology used
by the scientists of the Soviet Union. In addition, considering that people
of Uyghur origin came to Turkey from East Turkestan in the 1960s, it
cannot be said that there were serious studies on this issue until the 1990s.
The reasons behind the scientific studies started to be published one after
the other like a heavy rain in the 1980s is the Chinese government’s effort
to open up the issue as well as the awareness of the people of the region,
which has been the cultural center of the Turkish world for a long time.
Although most of the works are through institutions under the control of
the Chinese government, the giving of thousands of works in a short time
can be explained by the literacy and fondness of the people of the region,
while the written language has also entered the course of development.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | South-East (Latest Uyghur/Uzbek) Turkic Dialects and Literatures |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | October 17, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 58 |