Abstract
Flexner raporu, biyomedikal görüşün tıp eğitimine yerleşmesi açısından dönüm noktası olur. Flexner sonrası dönemde tıp eğitiminde biyomedikal yaklaşım güçlenir ancak sağlık eğitiminde ve sağlık bakım süreçlerinde insani ve sosyokültürel yön kaybedilir. İnsan ve hasta bireyler biyolojik ve hatta moleküler düzeye indirgenir. İnsanların aynı zamanda anlam odaklı hayat yaşadıkları gözden kaçırılır. Zaman içerisinde “bütünlüğün kaybı” olarak değerlendirilen biyomedikal görüşe karşı anlamlı bir direnç ortaya çıkmaya başlar. Yalnızca hastaların bedenlerini değil aynı zamanda onların psişik yaşamlarını ve sosyal bağlamlarını da dikkate alan bütüncül bir yaklaşım olan “biyopsikososyal perspektif” savunulur. Tıp akademisyenleri, yorumlayıcı paradigma çerçevesinde sosyal ve insani bilimlerin sağlık hizmetlerinde oynayabileceği role dikkat çekerler. Sosyal ve insani bilimlerin tıp eğitimi programlarına entegrasyonu süreç içerisinde hız kazanır ve tıp eğitiminde “tıpta insan bilimleri” bu bağlamsal zeminde gelişir. Tıpta insan bilimleri içerisinde yer alan tıp ve edebiyat çalışmaları, biyopsikososyal yaklaşımla birlikte, doktor-hasta anlatı etkileşimi dâhil olmak üzere, kişilerarası deneyimlerin devreye girmesiyle anlatı tıbbını ortaya çıkarır. Dolayısıyla anlatı tıbbı, tıp eğitiminde biyomedikal perspektifin göz ardı ettiği insanı bütün olarak değerlendirme yaklaşımına karşı tıpta insan bilimlerinin tıp eğitimine entegre edilmesi çalışmalarının bir sonucu olarak gelişir. Tıp ve edebiyat bağlamında anlatı tıbbı, edebiyatın sanatsal söyleminin tıp eğitimine yedirilmesi amacını güder. Hastalık hikâyelerini tanıma, özümseme, yorumlama kapasitesi olarak tanımlanan anlatı tıbbı, tıp eğitiminde bütünlüğün kaybının iyileştirilmesi imkânı doğurur. Yakın/derinlikli okuma ve anlatısal/reflektif yazım gibi eğitim etkinlikleri ile kazanılan anlatı yeterlikleri, insani duyarlılığı artmış daha nitelikli hekimler yetişmesine katkı sağlayabilir.
Bu yazıda, tıp ve tıp eğitimi süreçlerine daha insani bir çerçeve sağlanması noktasında anlatı tıbbının imkânları nelerdir sorusu ele alınmış; yurtdışı ve yurtiçi çalışmalarla anlatı tıbbı uygulamalarının tıp eğitimine katkıları değerlendirilmiştir.