Schelling'e göre Kant’ın Saf Aklın Eleştirisi’nde kritisizm ile dogmatizm arasında çizemediği sınırlar ve bunun yarattığı belirsizlik, yeni bir dogmatizmin ortaya çıkmasına neden olur. Bu yeni dogmatizmin temsilcileri, Kant'ın felsefesindeki boşluklardan yararlanarak kendi Tanrı temsillerini haklı çıkarmaya çalışırlar. Sözü edilen dogmatikler, teorik aklın bir tanrıyı bilme konusunda zayıf olduğunu ve Tanrı bilinecekse o zaman pratik aklın alanında kalınması gerektiğini iddia ederler. Bunun sonucu ise Tanrı’nın ahlaki bir varlık olarak düşünülmesidir. Ancak Schelling’e göre Tanrı, ahlaki varlık olarak ele alındığında özgürlüğünden yoksun kalır, çünkü o, ahlak yasasını kendi dışında bulur. Böyle bir tanrı varsayımı insan özgürlüğünün de önünde önemli bir engeldir, nitekim sonlunun sonsuz karşısındaki edilgenliğini talep eder. Schelling, özgürlüğü felsefesinin merkezine koymuş bir filozof olarak, mutlak olana ve insana özgürlüğünü yeniden kazandırma çabası içerisindedir. O da tıpkı Kant ve Kantçı dogmatistler gibi özgürlüğün ancak pratik akıl alanında olanaklı olduğunu göstermeye çalışır. Ancak onun pratik akıl alanı derken kast ettiği şey, dogmatizmin ve kritisizmin varsaydığı gibi ahlak değil estetiktir. Bu bağlamda erken dönem felsefesinin önemli eserlerinden biri olan Dogmatizm ve Kritisizm Üzerine Felsefi Mektuplar’da kritisizm ve dogmatizmin eleştirisinden yola çıkan Schelling, bu iki sistemin başlangıç noktaları yüzünden özgürlüğün özü olan sonludan sonsuza geçişi açıklayamadığını ileri sürer. Problemin yeni bir kritisizm sistemi ile çözülebileceğini iddia eden Schelling’e göre felsefe sonlu ile sonsuz arasındaki mücadelenin sürdüğü bir savaş alanıdır ve dolayısıyla karşıtların mücadelesinden doğar. Bu mücadele yaratıcı eylem alanında gerçekleşir ki Schelling bu alanı, ahlak değil estetik olarak kurgulamakla felsefesine yeni bir boyut kazandırır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Philosophy |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 14, 2022 |
Submission Date | March 24, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |