Bu çalışmada 17. Yüzyıldan Descartes ve 18. Yüzyıldan Hume’un akıl kavramları ele alınmakta, her iki filozofun akıldan ne anladıkları karşılaştırılmaktadır. Felsefe tarihi, neredeyse akıl kavramı hakkındaki bir tartışmanın tarihi olarak da okunabilir. İnsanın ayırıcı özelliği olarak aklın ne olduğu ve değeri hakkında filozoflar arasında tarihsel dönemlere ayrılabilecek farklılıklar vardır. Bu çalışmada ele alınan filozoflardan Descartes genellikle “rasyonalist” bir filozof olarak bilinir. Ancak Descartes “pratik felsefe” adını verdiği düşünceleriyle “deneyci” bir çizgiye geçiş yapar. Hume ise, ada deneyciliğinin bir üyesidir. Hume, insan aklını neden-etki bağı kuran bir “içgüdü”ye indirgerken, diğer yandan da “neden-etki” bağlantısı ideasının deneysel kaynakları olmadığını söyler. Açıklamasını yaparken, insan zihninde ideaları birbirine bağlayan ve deneyden gelip gelmediğini muğlak bıraktığı “Benzerlik, zamanda ya da yerde yakınlık ve neden ya da etki” (resemblance, contiguity in tine or place, and cause or effect) kavramlarına dayanır. Hume etik görüşünde de benzer şekilde deneysel kaynakları olmayan “sempati” kavramına dayanır. Descartes’ın dayandığı akıl anlayışı bir din ve siyaset eleştirisi geliştirmenin temeli olmaktan uzaktır. Buna karşılık, Hume’un akıl kavramı, giderek bir din ve siyaset eleştirisinin de temelini oluşturmaktadır.
In this study the concept of reason belonging to Descartes, a philosopher from the 17 century and Hume, a philosopher from the 18century will be discussed and what these philosophers understand from this concept will be contrasted with each other. It can be said that the History of Philosophy can be almost read as a history of the discussion on the concept of reason. There are differences between philosophers' opinion relating to their understanding on what the reason, as the distinguishing feature of humankind, is and its value. Descartes, one of the philosophers who will be talked about in the context of this study, is generally known as a "rationalist" philosopher. However, Descartes changes his route to an empirical way with a part of his thoughts which he named as "practical philosophy". Hume was a member of the British Empiricism. Hume reduces the human reason to an "instinct" which constitutes the "cause-effect" relation but the fact remains that he says this idea of "cause and effect" has no empirical origins. While he was framing this argument he establishes his thought on the concepts of "resemblance, contiguity in time or place and cause or effect". In the range of his ideas on ethics, similarly, Hume's thinking depends on the concept of "sympathy" which has no empirical origins. The concept of reason that we see in Descartes' thinking is far from becoming a fundament for constituting a critical thinking on religious belief and government. In the contrary, Hume's concept of reason can gradually constitute a fundament for the critic of religion and politics.
Other ID | JA22AA62RF |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2014 |
Submission Date | June 1, 2014 |
Published in Issue | Year 2014 Issue: 1 |