Tüzel kişilerin, doğrudan ya da ortak veya iştirakleri vasıtasıyla dolaylı olarak ortaklık ilişkisi içinde bulundukları diğer tüzel kişilere ödünç para verme işlemlerini, açık bir düzenleme (m. 2) ile tefecilik suçu dışında bırakan 90 sayılı KHK, 13.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile tamamıyla yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak 6361 sayılı Kanun’da, tüzel kişilerin söz konusu ödünç işlemlerini açıkça tefecilik suçu kapsamı dışında bırakan (90 sayılı KHK m. 2 benzeri) herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiş olması, grup içi ödünç işlemlerinin TCK m. 241 hükmü anlamında “tefecilik suçu” kapsamına girip girmeyeceği hususunda bir belirsizliğe yol açmıştır. Şöyle ki, TCK m. 241’de tefecilik suçunu meydana getiren fiilin “kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para vermek” olarak tasvir edilmiş olması dolayısıyla, faiz karşılığı gerçekleşen her bir grup içi ödünç işlemi, tefecilik suçu kapsamına girme riski ile karşı karşıyadır. Oysa ki, Türk özel hukuk sisteminde şirketlerin para ödüncü sözleşmesi yapmalarına hukuki bir engel bulunmadığı gibi; çeşitli kanuni düzenlemeler gereği şirketler, verdikleri ödünç karşılığında -emsallerine uygun oranda- faiz talep etme yükümlülüğü altındadırlar. Nitekim grup şirketleri, grup içi ödünç işlemlerinde faiz alınmaması halinde bu yükümlülüklerine aykırılık nedeniyle yaptırıma uğrama; faiz alınması halinde ise TCK m. 241 uyarınca tefecilik suçu kapsamında yargılanma tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Bu çalışmada ise, emsallerine uygun faiz karşılığı gerçekleşen grup içi ödünç işlemlerinin, birçok açıdan TCK m. 241’de düzenlenen tefecilik suçu kapsamında değerlendirilemeyeceği, ayrıntılı bir şekilde gerekçelendirilmek suretiyle açıklanmaya çalışılmıştır.
Das Gesetzesdekret Nr. 90, die Kreditgeschäfte von juristischen Personen mit anderen juristischen Personen, mit denen sie in einem direkten oder indirekten Gesellschaftsverhältnis stehen, vom Straftatbestand des Wuchers ausnimmt, wurde durch das am 13.12.2012 in Kraft getretene Gesetz Nr. 6361 über Finanzleasing, Factoring und Finanzierungsgesellschaften vollständig aufgehoben. Das Gesetz Nr. 6361 enthält jedoch weder eine positive noch eine negative Bestimmung darüber, ob die genannten Kreditgeschäfte unter den Straftatbestand des Wuchers fallen. Dies hat zu Unsicherheit darüber geführt, ob konzerninterne Darlehenstransaktionen unter den Straftatbestand "Wucher" i.S.d. türkischen Strafgesetzbuches Art. 241 fallen. Nach Artikel 241 ist der Straftatbestand des Wuchers das Verleihen von Geld an eine andere Person zu Gewinnzwecken. Daher besteht die Gefahr, dass konzerninterne Kredittransaktionen mit Zinsen unter den Straftatbestand des Wuchers i.S.v. Artikel 241 des türkischen Strafgesetzbuches fallen. Nach den allgemeinen Bestimmungen des türkischen Rechts ist es jedoch erlaubt, Kredite mit Zinsen zu vergeben. Aufgrund verschiedener gesetzlicher Bestimmungen sind die Unternehmen sogar verpflichtet, für die von ihnen gewährten Kredite marktübliche Zinsen zu verlangen. Konzernunternehmen laufen daher Gefahr, nach diesen Vorschriften sanktioniert zu werden, wenn bei konzerninternen Kreditgeschäften keine marktüblichen Zinsen erhoben werden. Werden hingegen Zinsen erhoben, so riskieren die Konzerngesellschaften eine Strafverfolgung nach den Wucherbestimmungen des TCK m. 241. In der Studie wurde versucht, im Detail aufzuzeigen, dass konzerninterne Kreditgeschäfte, die gegen Marktzinsen realisiert werden, in vielerlei Hinsicht nicht unter den in TCK m. 241 geregelten Tatbestand des Wuchers fallen.
Decree-Law No. 90, which excludes credit transactions by legal persons with other legal persons with whom they have a direct or indirect partnership relationship from the usury offence, was completely repealed by Law No. 6361 on Financial Leasing, Factoring and Financing Companies, which entered into force on 13.12.2012. However, Law No. 6361 contains neither a positive nor a negative provision on whether the aforementioned loan transactions fall under the offence of usury. This has led to uncertainty as to whether intra-group loan transactions will fall under the "crime of usury" as defined by the Turkish Penal Code Art. 241. According to Article 241, the crime of usury is lending money to another person for profit. Therefore, there is a risk that intra-group credit transactions with interest fall within the scope of usury offences as defined in TCK m. 241. However, according to the general provisions of Turkish law, it is allowed to give loans with interest. Due to various legal provisions, companies are obliged to charge market interest rates for the loans they grant. Group companies, therefore, run the risk of being sanctioned under these regulations if interest is not charged on intra-group lending transactions. If, on the other hand, interest is charged, group companies are at risk of prosecution under the usury provisions of TCK m. 241. The study attempted to show in detail that intra-group loan transactions realized against market interest rates in many respects do not fall under the offence of usury regulated in TCK m. 241.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 15, 2022 |
Submission Date | April 11, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 8 Issue: 2 |