Çağdaş ceza hukukunun önemli ilkelerinden biri olarak kabul edilen kusur ilkesi, “kusursuz ceza olmaz. (Latincesi: Nulla poena sine culpa)” anlayışına dayanmaktadır. Kısaca, suçun en önemli iki unsuru olan fiil ile fâili arasındaki mânevî ilişki olarak tanımlayabileceğimiz kusurluluk ceza sorumluluğunun da temeli olarak kabul edilir. Zira bir fiilin suç olma vasfı o fiili işleyen fâilin kusurlu bir hareketi sonucunda meydana gelmektedir. Fâilin hiçbir kusuru olmaksızın meydana gelen fiiller -istisnai haller bulunmakla birlikte- suç olma vasfını kazanmaz. Bu açıdan bakıldığında kusurluluk suçun sübjektif unsurunu teşkil etmektedir. “Kusursuz suç olmaz” prensibinin, batı ceza hukuklarında yerini alması İslam ceza hukukuna göre oldukça geç bir zamanda meydana gelmiştir. Kur’ân-ı Kerim’in nüzûlü ile birlikte özellikle kısas suç ve cezalarında kast-taksir ayrımı yapılmış, kusurluluğun derecelenmesine göre cezalarda da farklılaşma öngörülmüştür. Kusursuz suçun olmayacağı öngörülmesine rağmen işlenen fiil sonucunda meydana gelen zararların telafi edilebilmesi için tazmin yükümlülüğü kabul edilmiştir. Bu itibarla İslam ceza hukukunda kusursuz sorumluluk hükümleri sebep sorumluluğu çerçevesinde tazmin karakterlidir.
The principle of fault, which is accepted as one of the important principles of contemporary criminal law, “no punishment without fault" or "no punishment without culpability (in the Latin language: Nulla poena sine culpa)”. In short, culpability, which we can define as the moral relationship between the two most important elements of the crime, the act and the perpetrator, is also accepted as the basis of criminal responsibility. Because the character of an act as a crime occurs as a result of a faulty act of the perpetrator who committed that act. Acts that occur without any fault of the perpetrator -although there are exceptional cases-do not qualify as a crime. From this point of view, culpability constitutes the subjective element of the crime. The fact that the principle of " no punishment without fault " took its place in western criminal law occurred quite late compared to İslamic criminal law. With the revelation of the Qur'an, a distinction was made between intent and negligence, especially in retaliation crimes and punishments, and a differentiation was envisaged in punishments according to the degree of culpability. Although it is foreseen that there will not be a perfect crime, the obligation of compensation has been accepted in order to compensate for the damages incurred as a result of the act committed. In this respect, the provisions of strict liability in İslamic criminal law are in the character of compensation within the framework of cause liability.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Araştırma Makalesi |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2022 |
Submission Date | October 8, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |