Abstract
1947 yılından beri düzenlenen Türkiye Jeoloji Kurultayları, her yıl değişen temaları ile ulusal ve uluslararası platformlarda, ülkemizin en saygın bilimsel etkinliklerinden biridir. Yetmiş ikinci Türkiye Jeoloji Kurultayı, 28 Ocak - 1 Şubat 2019 tarihleri arasında Ankara’da “Kent Jeolojisi” teması ile gerçekleştirilmiştir. Türkiye Jeoloji Kurultayları kapsamında ilk defa düzenlenen “Antroposen ve Antropojenik Kirlilik” oturumu, farklı disiplinlere sahip araştırmacıların sunduğu çalışmalarla ilgi toplayan oturumlardan birisi olmayı başarmıştır. Gösterilen bu ilgi sonucunda; oturumda sunulan seçilmiş bildirilerin Türkiye Jeoloji Bülteni’nde hazırlanacak olan bir sayıda hakemli makale olarak yayınlanması fikri gündeme gelmiştir. Bu bağlamda, ana çatısı “Antroposen ve Antropojenik Kirlilik” oturumu olmak üzere aynı bilimsel konu üzerinde yoğunlaşan ve çoğunluğu 72. Türkiye Jeoloji Kurultayı’nda sunulmuş bildirilerden üretilen bu sayı oluşturulmuştur.
Sanayi Devrimi’nden günümüze küreselleşen Dünya’da insanoğlu doğayı değiştirmektedir. Her geçen gün artan sanayileşme, kentleşme, fosil yakıtların kullanımı, kontrolsüz tarım ve madencilik faaliyetleri, atık suların çevreye deşarjı gibi antropojenik etmenler sonucunda ortaya çıkan organik ve inorganik kirleticilerin cins ve miktarları artarak çevrenin doğal yapısı bozulmaktadır. Endüstrileşme ve yaşam biçimlerindeki değişmeye paralel olarak ortaya çıkan atıklar zaman içinde logaritmik bir artış göstererek bu atıklardan kaynaklanan çevre sorunları küresel bir boyut kazanmıştır. Küresel ısınma, asit yağmurları gibi faktörler antropojenik etki ile oluşan çevre sorunlarından sadece birkaç tanesidir. Özellikle As, Al, Fe ve Mn gibi metal(loid)ler yerüstü ve yeraltı sularına karışarak insan sağlığında olumsuz etkilere sebep olmaktadır. Gelecek nesillere yaşanabilir bir Dünya bırakmak için bilinçli çevresel sürdürülebilirliğin ön plana çıkarılması gerekmektedir.
Antropojenik kirlilik çalışmaları dünyada ilk kez 19. yüzyılın ortalarında, ülkemizde ise 20. yüzyıldan itibaren yoğun olarak çalışılan bir araştırma alanı olmuştur. Özellikle 2000’li yılların başlarından itibaren antropojenik etkilerin, jeolojik kayaçlar veya olaylarda gözlenebilir ve ölçülebilir olmasından yola çıkarak, içinde bulunduğumuz jeolojik seri olan Holosen’in zamansal olarak ayrılması ve Antroposen şeklinde yeni bir jeolojik seriye girilmesi gerektiği fikri bilim camiasında yeniden gündeme getirilmiş ve kısa zamanda çok tartışılan bir bilimsel konu haline gelmiştir. Bu noktada, antropojenik kirlilik ve Antroposen’in zamansal olarak ayrılması çalışmaları disiplinler arası bir araştırma alanı olup, yer, deniz ve atmosfer bilimlerini kapsayan geniş bir etki alanına sahiptir. İlginize sunduğumuz bu sayı farklı disiplinlerden bilim insanları tarafından titizlikle üretilmiş, konusunda uzman hakemler tarafından değerlendirilen nitelikli çalışmaların sonuçlarını içermektedir.