İstisnâ’ (eser) sözleşmesi insanlar arasında ihtiyaç olarak
eski tarihlerden bu yana uygulanmaktadır. Erken dönemlerde satın almak için
hazır olmayan daha basit malların tedariki maksadıyla uygulamaya konu olmuştur.
Sahip olduğu bu özelliğin taraflar için bir zarar ve aldatmaya yol açmaması
üzerinde durulmuştur. Bu işlem meşruiyetini teâmül hâline gelmesi ile kazanmış
ve hukuk sistemleri içerisinde yerini almıştır. Bu yer almayı batı hukuku
çizgisinde Roma Hukukundan başlayarak gözlemek ve Türk Hukukunda da bunu takip
etmek mümkündür. İslâm Hukukunda bu sözleşmenin meşruiyeti bakımından özellikle
Hanefilerde teâmüle çokça vurgu yapılır. Uygulamadaki ihtiyaç ve yaygınlık
sebebiyle genel bir kabulün var olduğu kabul edilmektedir. Aksi halde klasik
görüşteki olmayan bir malın satışı yasağına maruz kalacaktır. Hukuki
mahiyetindeki tartışmalar Mecelle ile birlikte günümüzdeki ihtiyaçlara önemli
ölçüde cevap verir tarzda neticelenmiş ve Osmanlı hukukuna da bu şekilde
yansımıştır. Günümüzde bir çok alanda uygulama imkanı bulan eser sözleşmesi ile
daha basit konuların sözleşmeye bağlandığı gibi, büyük inşaat ve yapım
projeleri ile proje finansmanı alanları da sözleşme konusu olabilmektedir.
Gelinen noktada İslâm ve Türk Hukukunun ayrıldıkları noktalardan daha fazla
benzeşen yönlerinden bahsetmek mümkün görünmektedir.
The contract for work has been implemented since the ancient
history as a need for people. It was implemented for the purpose of supplying
simpler goods that were not ready for purchase at the time of contract in early
periods. It is emphasized that this feature does not cause harm and deception for
the parties. This transaction gained its legitimacy by becoming customary law
in some goods and took its place in the legal systems. It is possible to
observe this situation starting from the Roman Law in line with western law and
to follow it in Turkish Law. In terms of the legitimacy of this contracts in
Islamic law, it is especially made emphasis to the customary law implementation
especially in the Hanafis. It is accepted that there is a general acceptance
due to the need and prevalence in practice. Otherwise, it will be subject to
the prohibition rule on the sale of non-existing goods which is being in the
classical approach. The debates in the legal nature of this contract have been significantly
concluded with Mecelle in a way that responds to current needs and this
is reflected in Ottoman law as well. The contract for work which has the
opportunity to practice in many areas ranging from simpler topics and
construction projects to the finance area, can be the subject to agreement. At
this point, it is possible to talk about the aspects of Islam and Turkish Law
which are more similar than the points they are separated.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | February 28, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 3 Issue: 5 |