Üstâd (Meister) ve şakirt (Schüler, Novizen), farklı kültür ve inanışlar bağlamında muhtelif anlamlara sahip iki kavramdır. Bu kavramlar, Sufizmin kendine has ıstılahında ise mürşidve müridkelimeleri ile karşılanmaktadır. Sûfîlerin nazarında, Tanrı’nın yarattıkları arasında eşref-i mahlûkat olan insandır. İnsan, kişilik gelişimi esnasında bir ben/benlik (ego) inşâ eder. Ancak bu ben/benlikbir süre sonra, insanın ruhunun yegâne merkeziymiş gibi davranmaya başlar. Sûfiler bu bağlamda, insanın gelişmesinin ve olgunlaşmasının vukû bulduğu bir başka seviye veya zeminin mevcudiyetine inanırlar. Bu da, kişinin, daha büyük bir Benin/Benliğinparçası olduğunun idraki ile gelişmesi ve olgunlaşmasıdır. Ancak bu yüce ve hakîkî Benile birliğin gerçekleştirebilmesi için insanın şahsî varlığından, benliğinden arınması gerekir. Bu da manevî basamaklar olarak nitelendirilebilecek aşamaları, her birinde kemâl seviyesine ulaşmak sûretiyle geçmesi ve yükselmesi sûretiyle gerçekleşir. Ancak bu insanın tek başına yapabileceği bir şey değildir. Dolayısıyla bütün bu zorlukları bilen birine ihtiyacı vardır. Mürşid, insân-ı kâmil olması hasebiyle, insan için böyle bir dönüşümün gerçekleşebileceğinin bizatihi kanıtıdır. Bu bağlamda sûfî öğretisinin vücut bulmuş hâlidir. Bu makalede sûfizmde bir mürşide bağlanmanın zorunluluğu, bu bağlamdaki ıstılahlar da izah edilerek ele alınmıştır. Mevzuya dair daha geniş bir perspektif sunmak adına bir mürşid ile yapılan röportaj notları da çalışmaya eklenmiştir.
Sufizm Mürşid Mürid seyrüsülûk râbıta zikir Rifā’iyye Bektâşiyye
Üstâd (Meister) ve şakirt (Schüler, Novizen), farklı kültür ve inanışlar bağlamında muhtelif anlamlara sahip iki kavramdır. Bu kavramlar, Sufizmin kendine has ıstılahında ise mürşidve müridkelimeleri ile karşılanmaktadır. Sûfîlerin nazarında, Tanrı’nın yarattıkları arasında eşref-i mahlûkat olan insandır. İnsan, kişilik gelişimi esnasında bir ben/benlik (ego) inşâ eder. Ancak bu ben/benlikbir süre sonra, insanın ruhunun yegâne merkeziymiş gibi davranmaya başlar. Sûfiler bu bağlamda, insanın gelişmesinin ve olgunlaşmasının vukû bulduğu bir başka seviye veya zeminin mevcudiyetine inanırlar. Bu da, kişinin, daha büyük bir Benin/Benliğinparçası olduğunun idraki ile gelişmesi ve olgunlaşmasıdır. Ancak bu yüce ve hakîkî Benile birliğin gerçekleştirebilmesi için insanın şahsî varlığından, benliğinden arınması gerekir. Bu da manevî basamaklar olarak nitelendirilebilecek aşamaları, her birinde kemâl seviyesine ulaşmak sûretiyle geçmesi ve yükselmesi sûretiyle gerçekleşir. Ancak bu insanın tek başına yapabileceği bir şey değildir. Dolayısıyla bütün bu zorlukları bilen birine ihtiyacı vardır. Mürşid, insân-ı kâmil olması hasebiyle, insan için böyle bir dönüşümün gerçekleşebileceğinin bizatihi kanıtıdır. Bu bağlamda sûfî öğretisinin vücut bulmuş hâlidir. Bu makalede sûfizmde bir mürşide bağlanmanın zorunluluğu, bu bağlamdaki ıstılahlar da izah edilerek ele alınmıştır. Mevzuya dair daha geniş bir perspektif sunmak adına bir mürşid ile yapılan röportaj notları da çalışmaya eklenmiştir.
Sufizm Mürşid Mürid seyrüsülûk râbıta zikir Rifā’iyye Bektâşiyye
Primary Language | German |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | June 15, 2022 |
Submission Date | December 1, 2021 |
Published in Issue | Year 2022 Issue: 102 |
Bu dergide yayımlanan makaleler Creative Commons Attribution 4.0 ile lisanslanmıştır. Bu lisans, açık erişimli bir makalenin ticari olmayan bir şekilde tekrar kullanılmasına, yazar doğru atfedildiği sürece izin verir.