Fedaî Baba 1855 yılında Amasya’nın merkez mahallelerinden Yassıçal’da doğmuş ve 1940 yılında ölmüştür. Farklı bir kişiliğe sahip olan bu âşığın çocukluğunda geceleri türbelerde yattığı rivayet edilmektedir. Bir süre Amasya’da medrese eğitimi almıştır. Bir rivayete göre eğitimini tamamlamadan medreseyi bırakmıştır. Tokat ili Erbaa ilçesinde medfun Şeyh Mahmut Veli’nin soyundan gelen Derunî Baba’dan tasavvuf ilmini almıştır. Birçok kerameti anlatılan âşığın bilinen 252 şiiri mevcuttur.Âşık tarzı şiir geleneğine uygun olarak rüyasında bade içip âşıklığa adım attığı bilinen Fedaî Baba saz çalmamakta, fakat irticalen şiirler söyleme yeteneği bulunmaktadır. Bir Hak âşığı olarak Amasya ve civarını sıkça gezdiği için kendisi bir nevi gezginci âşık konumundadır. Hem divan şiiri hem de halk şiiri geleneklerine uygun şiirler söylemiştir. Divan şiiri tarzında yazdığı şiirler, halk şiiri tarzında söylediği şiirlere göre dil açısından daha ağırdır. Şiire karşı yeteneği olduğu görülen Fedaî Baba lirik bir üslûba sahiptir.“İlmi ledün, mürşit, zikir, dört kapı, ilahi aşk, tevhit” gibi tasavvuf geleneğinin temlerini dile getiren Fedaî Baba, Alevi Bektaşi geleneğine mensup olduğu için şiirlerinin bu geleneği de yansıttığı görülür. Bu bağlamda “Hz. Ali sevgisi, Ehli Beyt inanışı, on iki imamlar, Kerbelâ hadisesi” gibi konulara onun şiirlerinde sıkça rastlarız. Ayrıca Atatürk ve Amasya konulu şiirlerinin yanında halk için söylediği nasihatnâmeleri; gezdiği türbe ve köylerle ilgili şiirleri de mevcuttur. Aldığı medrese eğitiminden dolayı şiirlerinde âyetlere yer veren Fedaî Baba Kur’an-ı Kerim’e ve dini ilimlere hâkimdir. Tasavvuf geleneğine uygun olarak sembolleri kullanmış ve derin tasavvufî mevzuları dile getirmekten kaçınmamıştır. Tasavvuf ve Bektaşi kültürünün temel özelliklerini şiirlerinde ustaca harmanlamıştır.Amasya’nın Alevi Bektaşi kültüründe önemli bir yeri vardır. Fedâi Baba, bu yörede bir iz bırakan ve hakkında fazla araştırma yapılmamış bir kişidir. Çalışmada âşığın biyografisi ve şiirlerinden hareketle onun Alevi Bektaşi kültüründeki önemi ve tasavvuf düşüncesi ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.Amasya’nın zengin bir değeri olarak görülmesi gereken bu âşık, yaşadığı süre içerisinde halkı eğitmeye ve onlara doğru yolu göstermeye çalışmıştır. Seksen beş yıllık uzun ömründe kendinden önceki geleneği başarılı bir şekilde devam ettirmiş ve Anadolu toplumu içerisinde kardeşlik bağı oluşturmaya çalışmıştır.
Fedâî Baba was born in 1855 in Yassıçal, one of the central villages of Amasya, and he passed away in 1940. It is rumored that this Aşık who had a different personality stayed in tombs in his childhood. He studied madrasa in Amasya for a while. According to a widespread rumour, he left madrasa before he completed his education. In Erbaa, a town in Tokat province, he received the Sufi knowledge from Deruni Baba descended from entombed Sheikh Mahmut Veli. There are two hundred and fifty two known poems belonging to this Aşık whose miracles have been told. Fedâî Baba, known for his ingenuity in his dreams in accordance with the tradition of loveliest poetry, can not play the saz, but has the ability to sing poetic poem. He is a kind traveler as he frequently visits Amasya as a folk Aşık. He sang poems in accordance with both Ottoman and folk poetry styles. The poems which he composed in ottoman poetry style are more complex than his poems in folk poetry in terms of language. Fedâî Baba who seems to have the ability towards poetry has a lyrical style. It is seen that his poems reflect this tradition as he is a member of the Alevi Bektashi tradition, which expresses the essence of the Sufi tradition such as “İlmi ledün, mürşit, zikir, dört kapı, ilahi aşk, tevhit”. He masterfully blended the basic features of Sufism and Bektashi cultures in his poems.Amasya has an important place in Alevi Bektashi culture. Fedâî Baba has not been investigated much even though he had a strong influence in this area. In this work, his biography has been focused and in line with his poems his prominence and mysticism in Alevi Bektashi culture has been put forward. This Aşık, who should be considered as a value of Amasya, tried to educate the public and show the right way to them. In his eighty-five year long life, he continued the previous tradition successfully and tried to establish brotherhood within Anatolian society
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | September 7, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Issue: 83 |
Bu dergide yayımlanan makaleler Creative Commons Attribution 4.0 ile lisanslanmıştır. Bu lisans, açık erişimli bir makalenin ticari olmayan bir şekilde tekrar kullanılmasına, yazar doğru atfedildiği sürece izin verir.