Türklerin din ve kültür tarihleri üzerine dikkate değer çözümlemeler yapmış, Türk din, kültür ve edebiyat tarihçileri Mehmed Fuad Köprülü ile Irene Melikoff’un yaptığı çalışmalar Türklerde dinsellik ile kültürün birbirlerinden ayrılma ya da birleşme durumlarını analiz etmişlerdir. Ancak din, kültür ve edebiyat alanlarında sağlam paradigmalar inşa etmiş Köprülü’nün ve Melikoff’un izahları son dönemlerde yoğun eleştirilere maruz kalmıştır. Buna mukabil eleştiriler bu yazarların metodik yaklaşımlarına hiç değinmemiştir. Oysa, gerek Fuad Köprülü’nün gerekse de Irene Melikoff’un eserlerini oluştururken takip ettikleri metotlar onlara din ve kültür alanlarını saptama, ayırt etme ve tanımlama olanağı sunmuştur. Bununla birlikte, Türk toplumunun dinsel alan ile seküler nitelikli kültür alanının nasıl inşa edildiğini, bu iki alan arasında kalan, daha doğru bir deyişle, iki alandan da beslenen unsurların isimlendirilmesinde nasıl bir yol izlendiğini bu kullanılan metotlar vasıtasıyla açıklığa kavuşturmak mümkün olmuştur. Bu Türkologların, eserlerine odaklanacak olan çalışma, Köprülü’nün bu girişimini kullandığı metodla mümkün kıldığını ileri sürecektir. Türk toplumunun din dışı kültürel alanının, Orta Asya Türk dininin kalıntılarından ya da dönüşümünden ortaya çıkartıldığı gösterilecektir. Buna mukabil bu toplumlara dışarıdan etki eden İslam’ın Köprülü tarafından Türk toplumlarının din alanını teşkil etmeye başladığı iddiası tahlil edilecektir. Orta Asya Türk inançlarını, tıpkı Köprülü gibi, Türk toplumlarının kökenindeki dinsel sistem olarak gören Melikoff da bu görüşü paylaşacaktır. Ancak bu dini sisteme etki ederek onu zamanla dönüştüren bir İslam tesiri bulunduğuna ilişkin bakışın yerine onun çalışmaları daha ziyade devlete ama özellikle kurumsallaşmış yapıların etkisine odaklanacaktır. Bir diğer deyişle, kökende bulunan Türk inançlarının dönüşümü devletin veya kurumsallaşmış yapıların bunlar üzerine etkileriyle açıklanacaktır. Fransız Türkologa göre kimi zaman göçerlik, seyyahlar, tacirler, tarikatlar kimi zaman da medreseler ve devletler dinselliği biçimlendiren etkileri taşıyacaklardır. Alevi-Bektaşi ve Sünni topluluklar arasında yaptığı teolojik ayrımlar da böylesi kurumsallaşmaların getirdiği sonuçlar olarak değerlendirilecektir.
This study focuses on the works of Turkish scholars, particularly Mehmed Fuad Köprülü and Irene Melikoff, who have made notable analyses of Turkish religion, culture, and literary history. Their studies have examined the ways in which religiosity and culture among the Turks have either separated or merged. However, Köprülü and Melikoff's explanations, which have built solid paradigms in the fields of religion, culture, and literature, have recently faced intense criticism. In contrast, these criticisms have not addressed the methodological approaches of these authors. However, the methods followed by both Fuad Köprülü and Irene Melikoff in their works have enabled them to define, distinguish, and describe the fields of religion and culture. Moreover, these methods have allowed for clarification of how the religious domain and the secular cultural domain within Turkish society have been constructed, and how elements that lie between these two domains, or more accurately, draw from both, have been named. The study, which will focus on the works of these Turkologists, will argue that Köprülü's endeavor has been made possible through the methodology he used. It will be demonstrated that the non-religious cultural sphere of Turkish society has emerged from the remnants or transformation of Central Asian Turkish religion. In contrast, the claim that Islam, which influenced these societies from outside, began to form the religious sphere of Turkish communities, as suggested by Köprülü, will be analyzed. Like Köprülü, Melikoff will also share the view that Central Asian Turkish beliefs are seen as the religious system at the origin of Turkish societies. However, while she shares this view, her approach focuses more on the state's influence and particularly on the effects of institutionalized structures on the transformation of this religious system over time. In other words, the transformation of the Turkish religious beliefs originating from Central Asia will be explained through the influence of the state or institutionalized structures on them. According to the French Turkologist, sometimes nomadism, travelers, traders, and Sufi orders, and sometimes schools and states, will carry the influences that shape religiosity. The theological distinctions made between Alevi-Bektaşi and Sunni communities will also be considered as the outcomes of such institutional developments.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Alawism Bektashism Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | September 21, 2025 |
Submission Date | February 18, 2025 |
Acceptance Date | May 6, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Issue: 115 |
Bu dergide yayımlanan makaleler Creative Commons Attribution 4.0 ile lisanslanmıştır. Bu lisans, açık erişimli bir makalenin ticari olmayan bir şekilde tekrar kullanılmasına, yazar doğru atfedildiği sürece izin verir.