Bu araştırmada, gebelere yönelik manevi bakım çalışmaları kapsamında, hastane nicel uygulaması yapılmış ve sonuçları değerlendirilmiştir. Bunun için de din psikolojisinin bakış açısıyla, maneviyat ve insan alanına yeni bir katkı sunma hedeflenmiştir. Kadınlar için gebelik hem manevi ihtiyaçların ortaya çıktığı hem de manevi gelişimin bir aşama olarak yaşandığı bir dönemdir. Kadın bu süreçte dokuz ay boyunca bebeği ile kurduğu bağ ile bir annelik kimliği inşa eder. Bu doğal bir süreçtir ancak yine de yaşanılan değişimler ve uyum becerisi ile etkilenecek şekilde bir stres hatta depresyon dönemi de olabilir, psikolojik sağlık etkilenebilir. Bu nedenle gebe, sadece fiziksel açıdan değil psikolojik sağlık açısından da takip edilmeli ve bütüncül bakımı sağlanıp, yaşanacak risklerden korunmalıdır. Ancak aynı zamanda gebelik bir gelişim krizi olarak da görülmektedir. Bu kriz dönemi ile ve değişimler ile baş etmede maneviyattan yararlanılabilir ve gebelere hastane ortamında gebe okulunda manevi bakım uzmanı tarafından manevi bakım hizmeti verilebilir. Bu amaçla yapılan araştırmada manevi bakım uzmanları için bir müdahale programı hazırlanmıştır. Bu programla amaç, gebenin manevi güçlenmesine destek olmak ve sağlıklı bir gebelik geçirmesini sağlamaktır. Çünkü anne karnı sürecinin sağlıklı olması sayesinde gebenin iyi olması ile gelecek neslin sağlıklı olmasına yönelik bir kazanım elde edilecektir. Bu araştırma gebelere yönelik olarak program uygulamada din psikolojisi alanında ilk olma özelliğindedir. Çalışmamız uygulamalı olup, deneysel desendedir. Bu araştırmada öncelikle hastanede gebeler ile görüşülmüş, Tanrı algısı ve dini başa çıkma ölçeği kullanılarak çalışma ve kontrol grubu, nicel olarak analiz edilmiştir. Daha sonra değer odaklı manevi bakım programı oluşturularak katılımcılara uygulanmış, Tanrı algısı ve dini başa çıkma testleri tekrar edilerek anlamlı fark elde edilmiştir. Ayrıca çalışma ve kontrol grubunun doğum sonrası takip edilerek lohusa dönemleri için Edinburgh doğum sonu depresyon ölçeği uygulanmış, çalışma grubunda anlamlı fark elde edilmiştir. Bu farklar; sevgi yönelimli Tanrı algısında pozitif olarak, doğum sonrası depresyon testinde ise kontrol grubuna nazaran, depresyon puanlarının düşük olarak bulgulanmıştır.
In this study, a hospital quantitative application was made within the scope of spiritual care studies for pregnant women and the results were evaluated. For this, it is aimed to make a new contribution to the fields of spirituality and humanity from the perspective of the psychology of religion. For women, pregnancy is a period when both spiritual needs arise and spiritual development is experienced as a stage. In this process, the woman builds a motherhood identity with the bond she has establishing with her baby for nine months. This is a natural process, but there may still be a period of stress or even depression, which will be affected by the changes experienced and the ability to adapt, and psychological health may be affected. For this reason, pregnant women should be followed not only in terms of physical but also in terms of psychological health, and holistic care should be provided and they should be protected from the risks ahead to be experienced. However, pregnancy is also seen as a developmental crisis. Spirituality can be used in coping with this crisis period and changes, and spiritual care can be provided to pregnant women by a spiritual care specialist at the pregnant school in a hospital environment. In this research, an intervention program was prepared for spiritual care professionals. The aim of this program is to support the spiritual empowerment of the pregnant women and to ensure a healthy pregnancy. Because, thanks to the healthy process in womb, a gain will be obtained for the next generation to be healthy with the well-being of the pregnant. This research is the first in the field of psychology of religion to implement a program for pregnant women. Our study is practical and has an experimental design. In this study, first, pregnant women were interviewed in the hospital, and the study and control groups were analyzed quantitatively by using the God perception and religious coping scale. Then, a value-oriented spiritual care program was created and applied to the participants, and a significant difference was obtained by repeating the God perception and religious coping tests. In addition, the postpartum follow-up of the study and control groups was monitored and the Edinburgh postpartum depression scale was applied for the puerperal periods, and a significant difference was obtained in the study group. These differences are; positive in the love-oriented God perception, and lower depression scores in the postpartum depression test compared to the control group.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2022 |
Submission Date | February 20, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |
Türk Manevi Danışmanlık ve Rehberlik Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.