Göç olgusu 20.yüzyılın ikinci yarısında yaşanan en
önemli olaylardan biridir. Göçmen kabul eden ülkelerdeki toplumsal yapı bu
göçler sonunda değişerek çok kültürlülük yaygınlaştı. Farklı kültürden gelen
göçmen gruplarının isteklerini ulus devlet yapısı çözmekte zorlanınca onların
toplumsal entegrasyonunu sağlamak için farklı eğitim politikaları hayata
geçirildi. Kültürlerarası Eğitim bu farklı eğitim yaklaşımlarından biridir.
Yunanistan 1980’lerden itibaren göç ülkesi olarak öne çıkmaya başladı. Göçmen gruplarının
çocukları Yunanistan’daki okullarda öğrenci profilini değiştirdi ve okullar çok
kültürlü bir görünüm kazandı. Farklı bir anadili (L1) olan bu çocukların Yunan
eğitim sistemine katılmalarının önündeki en önemli engellerden biri ülkenin
resmi dili ve aynı zamanda eğitim dili olan Yunancaydı. Devlet, sorunu çözmek
için 1980’li yıllardan başlayarak okullarda, yoğun olarak Yunanca ve Yunan
kültürü derslerinin okutulduğu Kabul Sınıfları ve Hazırlık Kurslarını açtı.
Yabancı öğrencilerin anadilleri göz ardı edilerek önceliğin Yunancanın ikinci
dil (L2) olarak öğretilmesine verilmesi nedeniyle uygulama dilsel ve kültürel
asimilasyon olarak değerlendirilmektedir. Diğer Avrupa ülkelerindeki
uygulamalara paralel olarak farklı kültürel gruplar için Kültürlerarası Eğitim
yaklaşımı benimsendi ve 1996 yılında çıkarılan yasa ile aşamalı olarak 26 okula
Kültürlerarası Okul statüsü verildi. Ülkedeki göçmen oranına kıyasla (~%10), bu
okulların sayısı (%0.17) çok yetersizdir. Bu nedenle, aslında tüm eğitim
sisteminde ortak paydayı oluşturması gereken Kültürlerarası Eğitim, sadece
yabancı uyruklularda değil tüm öğrencilerde sosyal ve kültürel çoğulculuk
bilincini geliştirme hedefine ulaşmanın oldukça gerisindedir.
Immigration is one of the most prominent phenomena in
the second half of the 20th century. The social structure of the countries that
accept immigrants has changed at the end of these immigrations and
multiculturalism became widespread. As the demands of the immigrant groups from
different cultures have been difficult to be solved by the nation-state
structure, varied educational policies were implemented in order to ensure their
social integration. Intercultural education is one of these different
educational approaches. Greece has distinguished as a country of immigration
since the 1980s. The children of immigrant groups changed the student profile
in Greek schools which made them gain a multicultural identity. One of the most
important obstacles to participation of the children with different mother
tongues (L1) in the Greek education system was the Greek language which is the
official language of the country and also the medium of teaching. Starting from
the 1980s the government, in order to solve the problem, opened Acceptance
Classes and Preparatory Courses in schools, in which Greek and Greek culture
classes is being taught intensively. In schools the mother tongue of foreign
students is being ignored and the priority is given to the teaching of Greek as
the second language (L2) which causes this teaching method to be characterized
as linguistic and cultural assimilation. Parallel to the practices in other
European countries, the Intercultural Education approach has been adopted for
different cultural groups and with the law issued in 1996, 26 schools were
given Intercultural School status gradually. Compared to the ratio of immigrants
in the country (10%), the number of these schools (0.17%) is very insufficient.
For this reason, Intercultural Education, which should in fact be a common
ground in the entire education system, is far behind in reaching the goal of
developing social and cultural pluralism awareness in all students, not just
foreign nationals.
Journal Section | Derleme Makalesi |
---|---|
Authors | |
Publication Date | December 27, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 19 Issue: 2 |