Giriş: Bilgi ve iletişim teknolojilerinin
90’lı yıllar aynı zamanda devletin ekonomiden iletişime birçok alanda geriye
çekildiği özel sektörün küresel
sermayenin gücünü daha fazla hissettirdiği bir eşiğin en önemli zaman
dilimidir. Bilgi sistemlerinin gelişmesinin merkez ülkeler ve çevre
ülkeler arasındaki bilgi gediğinin kapanması
tasavvur edilirken 2000’li yıllarla
birlikte bu konuda büyük hayal
kırıklıkları yaşanmaya başlamıştır. Yeni teknolojiler aksi büyük bilgi
uçurumlarını yanında getirmeye başlamıştır. Teknolojiyi üreten bilgiyi de üreterek
bütün dünyada söz sahibi olan ülkeler olmaya başlamıştır. Sosyal ğlar ise bu
bilgiye sahip ülkelerde tasarlanıp bütün
dünyada kullanıcı emeği ile devreye girdiğinde büyük bir başka eşik de
aşılmıştır. Kullanıcıların yorum yazıp, anlık cevaplar
veya tepkiler vermesinden
öte kullanıcıların birer içerik üreticisi konuma
geldiği üre-tüketici olarak konumlandığı bir dönem böylece başlamıştır.
Yeni medya teknolojileri geleneksel
araçlardan birçok açıdan ayrışmakta ve kendi kültürünü oluşturmaktadır. Görüntü
ses ve yazıyı tek ekranda tek teknolojik sistemde birleştirerek multimedya bir
platform sunarken etkileşimli ve hipermetinsel bir özelliği de berberine
getirmektedir. Bu özellikler teknolojinin kullanımın kolay kullanılır ve ulaşılır
olmasıyla bir araya gelmiş ve web 2.0
alt yapısıyla kullanıcıları internet içerik sağlayıcısı konuma getirmiştir.
Castells, (2005: 471) gelişen bu yeni durumu
“televizyonun tersine İnternet tüketicileri aynı zamanda onun
üreticileri, içerik yaratıyor ve ağı şekillendiriyorlar” şeklinde
yorumlamaktadır. The Pew Research Center for the People & the Press (PEW)
tarafından gerçekleştirilen bir çalışma (http://pewresearch.org/pubs/1133/dec
line-print-newspapers-increased-online-news, 2009) PEW’in 2008 yılında
gerçekleştirdiği ‘Haber Medyası Tüketim Araştırması’ ise, 2006 yılından 2008
yılına gelindiğinde yalnızca basılı gazete okuyanların oranının %34’den %25’e
düştüğünü tespit etmiştir (http://pewresearch.org/pubs/1133/declineprint-newspapers-increased-online-news,2009).
Türkiye’de internet
kullanıcılarının %73'ü sosyal medyayı bir haber kaynağı olarak görüyor. Bu
oran, 2015'te %67 idi ve Türkiye, raporun kapsadığı 18 ülkeden, sosyal medya
platformlarının en yüksek oranda okur tarafından haber kaynağı olarak kabul
edildiği ülkeydi. Türkiye’de sosyal medyayı bir haber kaynağı olarak
kullandıklarını söyleyen kullanıcıların en çok tercih ettiği platform %64 ile
Facebook. 2015'te bu oran %69 olmasına rağmen Facebook ilk sıradaki yerini
koruyor. Türkiye’de habere akıllı telefonlar aracılığıyla ulaşanların sayısı
2016'da %68'e ulaşmıştır.(http://www.aljazeera.com.tr/blog/rapor-turkiyede-okurlarin-73u-icin-sosyal-medya-haber-kaynagi)
Web 2.0 teknolojisi ile katılımın
arttığı haliyle tüketicinin de bir anda arttığı dijital ortamlar kullanıcı türevli
içerik üretimi konusunda birçok yeni platforma da peyder pey kullanıma
açılmıştır. Van Kullanıcı türevli içerik ile ilgili bir diğer tartışmalı konu
ise kontrolsüz bir üretim alanı içerisinde yapılan kimi paylaşımların özel
hayatın gizliliğinin ihlalinden nefret söylemine kadar çeşitli etik ihlallere
neden olmasıdır. Özellikle İnternet ortamında bilginin/enformasyonun bir an
önce paylaşılma arzusu, çoğunlukla duyuma dayalı yanlış bilgilerin hızla
yayılması sonucunu doğurmakta ve yeni medya alanındaki bir başka önemli etik
ihlal olan “üretilen içeriklerin olgunlaşmadan ve doğruluğunun teyit edilmeden
yayılması sorununu” gündeme getirmektedir (Bayraktutan ve Binark, 2013: 70)
Bilginin fazlasıyla yayıldığı dijital
ortamlar aynı zamanda yalan haberlerin, web 2.0 teknolojsi ile yazı ve görsellerin
yeniden kurgulanarak gerçek gibi sunulması gibi içeriklere de kapı açmaktadır.
Algoritmalar ise gerçek ve yalana duyarlı olmaktan ziyade okurun tıklama
refleksleri ile uyumlu çalışmaktadır.
İnternet ortamında yayılan yalan haber
sorunu sadece İnternet kullanıcıları ya da küçük gruplar tarafından üretilmenin
ötesine geçmektedir. Özellikle son yıllarda geleneksel medya kurumlarının yer
yer bu alanda hizmet veren şirketlerin ajansların ve hatta trollerin de yalan
haberlerin inşaasında rol oynadığı tahmin edilirken ABD seçimleri ile birlikte
yalan haber sarmalının tahminlerin çok daha ötesine geçtiği ifade edilebilir.
Yalan haber (fake news) terimi aslına
bakılırsa post truth kavramının bir parçası olarak görülmektedir. Tek başına
ise yeterince kapsayıcı bir tanım olmaktan uzak görülmektedir. Sahte haber;
hiciv, parodi, masa başı üretim, manipülasyon, reklam ve propagandanın iç içe geçmesinin
de bir çıktısı olarak görülmektedir. Teknoloji de post truth ekosistemine içeriklerin hızla daha fazla
okunarak yayılmasına yardım eden bir vasıta olarak işlev görmektedir. Diğer
taraftan bu yalan zincirinin oluşmasının da teknolojik temellerini
sağlamaktadır. Post truth sürecinde organik olarak yani refleks olarak
kullanıcıların yaydığı yanlış yalan içerikler veya haberler bir yana asıl büyük
ve tehditkar durum sistematik olarak profesyonel takımlar tarafından yapılan dezenformasyon kampanyalarıdır. Özellikle Amerika’da Trumpîn
başkan seçildiği siyasal iletişim kampanyaları neredeyse sosyal ağlar üzerinden
yürütülmüştür. Trump’ın kitleleri
birebir hedeflemek için analitik ajanslarına önemli bir bütçe ayırması
ve bugün facebook’un bu açıdan yargılanması yeni bir düzenin içinde olduğumuza
kanıtlar olmaktadır. Dahası bu haberlerin geleneksel medyanın gündemini ve yayın
akışını bile belirleyebilme
noktasına gelmesidir. Bu açıdan yeni
nesiller için bambaşka bir medya okur yazarlığı kavramının zorunluluğu
demokrasilerin geleceği açısından hayati olmaktadır. Medya için ise etik
duyarlılık açısında daha fazla sorumluluk ve
yüksek bir bilinç gerekli olacaktır.
Gereç ve Yöntemler:Litaretür Taraması
Sonuç:Teknolojik gelişmeler her çağda iletişimin
atmosferini belirlemiş ve toplumsal dinamiklerdeki değişimin de çoğu zaman
tetikleyicisi olmuştur. Teknolojik alt yapılar kullanan medya ve iletişim
sitemleri de kitlelere ulaşırken sosyolojik olarak farklı sonuçlar doğmasına bu
anlamda katkıda bulunmuşlardır. Medyanın propogandanın birebir aracı olduğu
2.Dünya Savaşı’ndan küreselleşmenin bir manivelası olarak kabul edilen 80’lere
kadar medya iletişim araçları kitleleri yönlendirmede önemli roller
üstlenmişlerdir. Bugün ise toplumsal dinamiklerdeki hareketlilik adeta medya
ile aynı doğrultuda seyreder bir hal almaktadır. İnternet teknolojisinin hane
halkına erişimin arttığı ve hayatımıza daha çok girmeye başladığı 2000’li
yıllarda ve kullanıcıların içerik de üretebildiği web 2.0 teknolojisinin
hayatımıza girmesi post truth çağının da zeminin hazırlanması olarak kabul
edilebilmektedir. Sosyal medya platformları başlangıçta eğlenceli bir arkadaş
toplulukları sistemi olarak görülürken zaman için Castell’in ağ toplumu
önermesinin adeta yansımasına şahit olduğumuz olayları da görmeye başladığımız
söylenebilir. Özellikle yeni toplumsal hareketler bağlamında, başta Wallastreet’i
işgal et olmak üzere en önemlisi ise Arap Baharı olarak tanımlanan Ortadoğu’da
toplumsal hareketler ve yaşanan devrimlerin taşıyıcısı olmuştur.
Bugün özellikle ana akım medyanın
sermayedarların tekelinde olması, bu açıdan da medyanın ekonomi politiğinin ise
toplumsal sorumluluk anlayışını geri plana iterek haber kavramına meta olarak
yaklaşarak kar odaklı bir işleyişe dönüşmesi alternatif mecra olarak kabul
edilen internet kaynaklarına olan ilgiyi oldukça artırmaktadır. Kullanılan teknolojilerin ise
artık giderek hem daha kolay ulaşılır hem de daha hızla gelişmesi ile habere
ulaşma mecrası da mobil telefonlara otomatik olarak da dijital haber noktalarına
kaymaktadır.
Habere ulaşmanın mecrası adres
değiştirirken, sağlıktan eğitime, politikadan spora yalan çarpıtılmış veya
dezanforme olmuş haberler yeni teknolojiyle sadece yazınsal olarak değil görsel
olarak da çok kolay üretilir hale gelmiştir. Özellikle imaj ve metin olarak
yalan haber inşasının oldukça fazla yaşandığı bu yeni medya ortamları teknolojinin
çok daha olanaklar sunmasıyla teyit, etik ve dijital medya okuryazarlığı
açısından önemli bir eşik kabul edilmektedir. Daha çok imaj ve yazı kolajları
ile üretilen sahte haberler karşımıza çıkarken, teknoloji alt yapısındaki yeni gelişmelere
ses ve hareketli görüntüleri de yeniden üretecek seviyeye erişmektedir. Bu açıdan yayıncılık
dünyasında dengelerin sarsılması da muhtemeldir.
İnternet ortamında daha fazla ilgi
çekmek uğruna yalan, yanlış ya da
çarpıtılmış içeriğin zaman zaman ana akım medya kuruluşları aracılığıyla bile
yayılması, haber ile kullanıcı türevli içerik arasındaki çizginin giderek daha
bulanık hale gelmesi, ideolojik nedenlerle doğru haber yerine inanılmak
istenilen içeriğe erişim arzusu gibi nedenler yalan/çarpıtılmış haberlerin yeni
medya ortamında oluşturduğu sorunu daha büyük hale getirmektedir. Bu konuda
güvenilir habercilik kaynaklarının artması dışında alınacak tedbirlerden bir
diğeri ise İnternet kullanıcılarının yeni medya okuryazarlığı konusunda
bilinçli hale gelerek kendilerine ulaşan içeriğe şüpheyle bakmaları ve bir
takım kontrol süzgeçleri kullanarak eldeki bilginin yanlış olup olmadığını
öğrenebilmeleridir.
Tartışma:Demokratik yönetimlerin en önemli
özelliklerinden biri halka bilgi edinme
hakkı sunmasıdır. Zira halk
edindiği bilgiye göre
siyasi otoriteye karar verir ve
gerekirse denetler. Dijitalleşmenin
sınırları bugüne gelmeden evvel bu bilgiler genellikle geleneksel medya mecraları ile
gerçekleşmekteydi. Bugün ise artık yeni medya ile bilgiler üretilmekte ve
yayılmakta ve hatta yeniden üretilmekte. Zira yeni teknoloji ortamı bilgiyi
tüketenlere de bilgiyi işleme imkanı tanımaktadır. Fısıltı gazetesi dediğimiz
şehir efsaneleri ve yalan haberler doğruluğu kanıtlanmamış bilgiler de birer
içerik olarak haber alma platformlarında daha fazla yer tutmaktadır. Mobil
teknolojilerin her geçen gün hızla yayılmasıyla mobil cihazlar kanalıyla bu
doğruluğu tartışmalı haberler ve bilgiler daha geniş kitlelere ulaşmaktadır. Genellikle
online gazetelerde yer bulan bu haberler
ve bilgiler sosyal ağlar üzerinden hızla yayılmaktadır. Üstelik bu yalan
haberler doğru bilgilerden 6 kat daha hızlı yayılmaktadır. Özellikle WhatsApp
grupları sosyal ağlar bu yayılmaya beşiklik etmektedir. Post truth çağı diye
betimlene bugünlerde yayıncılık da oldukça etkilenmektedir. Post truth evrenin de doğrulamanın, teyyitli
bilginin hayati öneme sahip olduğu gerçektir. Fakat teyit mekanizmaları için her geçen zaman teknolojik
açıdan işleri zorlaştırmaktadır. Zira yeni medya teknolojilerinin çok hızlı gelişmesi ile
birlikte yakın zamanda gerçek ve sahte arasındaki çizginin ortadan
kalkması mümkün görünmektedir. Diğer bir ifadeyle, özellikle görüntülü ve sesli
teknolojilerdeki olağanüstü gelişmeler giderek çok daha karmaşık ve sofistike
bir hal alacaktır.
Bu çalışmada gelişen teknolojik alt
yapıyla birlikte post truth kavramının literatür taraması yapılarak kapsamlı
biçimde ele alınması ve analizi yapılacaktır. Aynı zamanda post truth çağı dene
bu dönemde yayıncılığın nasıl bir dönüşüm geçireceği yayıncılık hizmeti veren
habercileri bekleyen sorunlar üzerinde durulmuştur. Bu süreçte nasıl bir yayın
yaklaşımı belirlenebileceği hakkında analiz ve öneriler yapılmıştır.
One of the most important characteristics of democratic governments is that they provide the rights an means to their citizens for information access because the citizens adjust their political orientations based on the information they retrieve. Prior to the mass digitalization of content, access to information was possible only through traditional media platforms like newspapers, TVs, etc. But today it is possible to generate, convey and even regenerate information content with an incredible speed over new generation media platforms. The greatest niche of this new age media platforms is that both correspondents of information -the supplier and the consumer have the ability to process and adjust content. Since any node in this communication platform can be a content provider, transmission of unproven facts, false news and city myths to masses is also becoming faster, and they constitute as an important percentage of the total available content. Smartphone applications like ‘WhatsApp’ and social network platforms boost the speed of this content transmission.
Thus in this so called Post-truth media age verification and confirmation of content are of crucial importance, but also handicapped. Because with every enhancement in the underlying technology it is becoming increasingly simple and faster to generate rich content with text, image, audio, and video features. On the other hand more complex and sophisticated verification mechanisms are required, but now they don’t have the luxury to slow down or censor these fast reacting media platforms.
In this study first a literature survey of post-truth age is presented together with the enabling technological developments. Then the future of publishing and news reporting with their upcomingchallenges are analyzed. Finally the potential approaches to be adopted on the evolution of publishing are proposed and discussed.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2018 |
Gönderilme Tarihi | 2 Mayıs 2018 |
Kabul Tarihi | 17 Temmuz 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 3 Sayı: 6 |
This work is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International