Bu makale mekânsal ilişkileri odağına alan mimarlık tarihi ve mimarlık disiplinleri için en değerli kaynaklardan biri olan haritaların kullanımına eleştirel bir bakış getirmeyi hedefliyor. Özellikle 1970lerde temelleri atılmış, bugün hala mimarlık ve mimarlık tarihi alanlarında yoğunlukla kullanılan Mekan Dizimi (Space Syntax) yöntem ve teorisine odaklanan makale, bu yöntemin haritaları morfolojik (biçimbilimsel) analizler yapmak üzere birer ‘altlığa’ indirgediğini savunuyor. Doğuşu harita/haritacılık tarih ve teorisinin sosyo-kültürel dönüşümünden hemen önceye, bilimsellik ve ‘gerçeklik’ iddiasının en kuvvetli olduğu döneme denk gelen Mekan Dizimi yöntem ve teorisi, haritaların kendilerine özgü ağlarını yok sayarak bir yandan yanlış çıkarımlar yapmaya yol açarken diğer yandan haritaların belge olarak sunabileceklerini de ıskalıyor. 1896, 1901 ve 1916 yıllarına ait İskenderun haritaları üzerinden, haritaların başka insanlar, süreçler ve materyaller ile kurdukları ilişkilerin bir asamblaj içinde değerlendirildiğinde bizlere neler sunabileceğine dair küçük bir pencere açmayı amaçlayan bu makale, aynı zamanda onları altlığa indirgemenin sorunlarını irdeliyor. Haritaların hangi koşullarda, hangi amaçlarla ve neler ile ilişki içinde üretildikleri incelendiğinde, Actor-Network Teorisi’nin önerdiği gibi, alışık olmadığımız aktörlerin aktif rollerinin gözler önüne serileceği ve beklentimizin ötesinde bir şeyler ortaya çıkarabileceğinin altı çiziliyor.
Harita Tarihi Mekan Dizimi Kent Tarihi İskenderun Geç Osmanlı
Belgin Turan Özkaya ve Yaşar Tolga Cora'ya katkılarından dolayı minnettarım.
This article aims to take a critical glance at the use of maps in spatially focused disciplines such as architecture and architectural history. It concentrates specifically on Space Syntax methodology and theory, founded in the 1970s and still used extensively in architecture and architectural history fields. The main argument elaborates on Space Syntax’s use of maps which reduces them to ‘underlays’ to analyze spatial relations morphologically and by doing so misses other potentials that maps have to offer as sources. The emergence of Space Syntax theory goes hand in hand with map/mapping history and theory’s claims of being scientific and depicting the ‘truth’, right before its socio-cultural turn in the 1980s. The highly quantitative methods used by Space Syntax make use of maps to create various diagrams for spatial analyses, which ignores the unique network of each map in terms of its production and circulation. By scrutinizing the 1896, 1901, and 1916 maps of İskenderun (Alexandretta) within their own assemblage - meaning through their relations with human and non-human actors - this article aspires to glimpse at what maps have to offer and what goes wrong when we reduce them to underlays. Following what Actor-Network Theory suggests, it proposes to investigate the production processes and purposes of maps as well as their unique ties to unravel the active roles of those actors that we’re usually not accustomed to.
Map History Urban History Space Syntax Alexandretta Late Ottoman
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Görüş Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 2 |