XIX. yüzyıl İlber Ortaylı'nın nitelediği gibi gerçekten de uzun bir yüzyıl oldu. Yüzyıla ardı arkası kesilmeyen ıslahatlar ve milliyetçi isyanlar damgasını vurdu. Bilhassa Balkanlar, çok milliyetçi yapısı ve Düvel-i Muazzama denen İngiltere, Rusya, Fransa, Avusturya-Macaristan ve daha sonra Prusya'nın hedef sahasını oluşturması sebebiyle bölgede kargaşa dinmek bilmedi. Kargaşadan en fazla etkilenen yerlerin başında da Bosna Hersek yer almaktaydı. Özellikle Avusturya-Macaristan, Sırp, Karadağ ve Hırvatların nüfuz alanı içindeydi. Hükümet bu saldırılardan korunmak ve modern çağa ayak uydurmak için yüzyılın başından itibaren bir dizi yeniliklere girişti. Yenilikler başka milletlerin işine yaradığı gerekçesiyle Boşnaklar'ın tepkisini çekti. Onlar Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ'daki gelişmelere bakarak aynı şeyin kendi başlarına gelmesinden korkarak katı bir muhafazakarlık geliştirdiler. Ne devlet onları ne de onlar devleti anladı. Yüzyılın ilk yarısı iki tarafın çatışmasıyla geçti. 1857'de bu kez Hıristiyanlar ortaya çıktı. Devlet yaklaşık 30 yıl da onlarla uğraştı ve nihayet 1878'de eyalet kaybedildi. Bu kez Boşnaklar 200 yıllık kabuslarıyla yaşamaya başladılar. Yüzyılın sonuna doğru siyası olarak örgütlendiler ve diğer milletlerle eşdeğer bir milli benlik gelişti. XX. yüzyıla bu şartlar altında girildi. Fakat Avusturya işgal ve ilhakı boyunca (1878-1918) Boşnaklar, Osmanlı Devleti'nin kendilerini kurtaracağına olan inançlarını hiçbir zaman yitirmediler. Osmanlı Devleti belki onları kurtaramadı ama onlar için daima güvenli bir barınak oldu. Aynı mirası Türkiye Cumhuriyeti de benimsedi. Türk-Boşnak kardeşliği günümüze kadar geldi.
Nineteenth Century was truly a long century, in fact the longest one of the Ottoman empire as described by İlber Ortaylı. lncessant reforms and nationalist rebellions left their marks on the century. Especially in Balkans anarchy has not ceased mostly due to its nationalist structure and being a target field for the as Düvel-i Muazzama or the Great Powers, viz. England Russia, France, Austria-Hungary and later on Prussia. The anarchy mostly affected Bosnia-Herzegovina. It was under the influence of especially Austria-Hungary, Serbia, Montenegro and Croatia. The government initiated some reforms beginning with the century in order to protect its territories against the assaults and to keep pace with the modern age. Bosnians reacted to these reforms on the ground that they were useful not for them but for for other nations. Observing the developments in Greece, Serbia and Montenegro and being afraid that the same thing could happen for them, they developed a solid conservatism. Neither they understood the government, nor did the government understand them. The first half of the century passed with the clash of two sides. In 1857, Christians came into the scene. The government tried to cope with them for about 30 years and eventually in 1878 the province was lost. Bosnians started to live with their 200-year nightmare. They were politically organized towards the end of the century and developed a national identity similar t to other nations. They entered the XXth century under these circumstances. However, throughout the Austrian occupation and annexation (1878-1918), Bosnians never lost their hope that the Ottoman Government would save them. The Ottoman Government may not have been not able to save them but it was always a safe shelter for them. The Republic of Turkey has also embraced this heritage. Turkish-Bosnian brotherhood has lived until present day.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Araştırma Makaleleri |
Authors | |
Publication Date | August 1, 2010 |
Published in Issue | Year 2010 |
Belleten Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.