''Aid to the eastern brethren'' had been main slogan for the Crusades against the Middle East. But these statement has remained in the shadow of the Council of Chalcedon's sentences (451). Then Crusaders had not treated against the Middle East Christians like brethren. Actually, manner not differed against the Byzantium who was the direct collocutor of these words. The Eastern Christians who have been sustained very comfortable life under the Muslim sovereignty for a long time were very hopeful at the beginning, howewer they have been disappointed because of heresy qualifıcation on themselves and negative aspects applied by the Crusades. But requirements that emerged as the result of the Crusade of 1101, indigenous Christians had been vital components in terms of social, economical and military courses for the Crusaders. Owing to started practices to this direction have been formed common life form for two sides. But religious prejudices and suspicious of the Crusaders against their collocutors prevented exact consolidation. Therefore sociopolitical position of the Oriental Christians was not changed with respect to previous situation and they had suffered damages very much in spite of that they have not part of this struggle.
"Doğulu Hıristiyan kardeşlere yardım" Ortadoğu'ya yapılan Haçlı seferlerinin başlıca parolalarından biri olmuştur. Ancak bu sözler 451 Kadıköy Konsili'nde alınan kararların gölgesinde kalmıştır. Zira Haçlılar aradaki mezhepsel farklılıklar nedeniyle Ortadoğu Hıristiyanlarını asla kardeş olarak görmemişlerdir. Aslında bu sözlerin gerçek muhatabı Bizans'a bakış açıları da çok farklı değildir. Uzun müddet Müslüman hakimiyetinde rahat bir yaşam süren Yerli Hıristiyanlar, seferlerle ilgili başlangıçtaki iyimserliklerine rağmen Haçlılar tarafından "sapkın" olarak nitelendirilmeleri ve buna bağlı menfi uygulamalar nedeniyle hayal kırıklığına uğramışlardır. Fakat 11O1 Haçlı Seferlerinin sonucunda ortaya çıkan gereksinimler neticesinde Yerli Hıristiyanlar, Haçlılar için sosyal, ekonomik ve askeri alanda hayati bir anlam ifade etmeye başlamışlardır. Bu doğrultuda başlatılan uygulamalar sayesinde taraflar arasında ortak bir yaşam formu oluşturulabilmiştir. Ancak Haçlıların, Yerli Hıristiyanlar hakkındaki dini ön yargılarından ve şüphelerinden tamamıyla kurtulamamaları gerçek bir bütünleşmeyi engellemiştir. Dolayısıyla Yerli Hıristiyanların sosyo-politik durumlarında seferler öncesine nazaran bir değişim olmadığı gibi gelişmelerden en fazla zarar gören unsurlardan biri haline gelmişlerdir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Araştırma Makaleleri |
Authors | |
Publication Date | August 1, 2013 |
Published in Issue | Year 2013 Volume: 77 Issue: 279 |
Belleten is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).