Oldukça eski bir tarihte kazılmış olan Ahlatlıbel, Etiyokuşu ve Koçumbeli Höyükleri, Orta Anadolu'da MÖ 3. binyıl için halen anahtar yerleşmeler olarak kabul edilmektedir. Buna karşın, bu yerleşmelerin buluntudan bugüne kadar ayrıntılı olarak ele alınmamış ve tartışılmamıştır. Bu nedenle, 2005 yılında başlayan bir proje ile Ankara Bölgesi İlk Tunç Çağı buluntuları yeniden ele alınarak çalışılmaya başlanmıştır. Projenin amacı Ahlatlıbel ve Koçumbeli kazılarından çıkan buluntuların geniş kapsamlı olarak incelenmesidir. Proje dahilinde yürütülen yüzey araştırması, belgeleme ve restorasyon çalışmaları halen sürmekte olduğundan, burada ortaya çıkan ilk sonuçlar değerlendirilecektir. Malzeme üzerinde sürdürdüğümüz sistematik çalışmalar sırasında, buluntu topluluğunun bir bölümünün bölgeler arası ilişkiler kurmamıza olanak verdiğini gözlemledik. Aynı zamanda, üzerinde çalıştığımız malzemenin diğer bir kısmı da bölgesel özellikler göstermekte ve diğer İlk Tunç Çağı yerleşmeleri ile karşılaştırmalar yapmamıza olanak tanımamaktadır.Konu olan bu üç arkeolojik yerleşmede de küçük, sığ kâsecikler ve fincanlar yoğun olarak görülmektedir. Bunun yanı sıra kâse/çömlek benzeri kaplar, ağızdan yükselen kulpları olan karınlı testiler/bardaklar, yükseltilmiş ağızlı testiler ve kapaklar da görülmektedir. Tepsiler de ender olarak bulunmuştur Lev. 3-5 . En göze çarpan çanak çömlek ise siyah açkılı, yiv/oluk bezemeyle girift bir şekilde süslenmiş kaplardır Lev. 4,3-12; 5,4-5,11,13; 6 . Malzeme içinde bu tür kap parçalarına çok yoğun bir şekilde rastlanmakta, boya bezeme de çok ender olarak görülmektedir.Sözü geçen üç yerleşmeden gelen malzemeye genel olarak bakıldığında, çanak çömleklerin tipolojik bakımdan birbirlerine çok benzedikleri ve dolayısıyla da aynı döneme ait oldukları ya da en azından birbirlerine çok yakın bir döneme tarihlendikleri görülmektedir Efe 1988: 108-110; Orthmann 1963: 24-27, 70-71; Tezcan 1966 . Fakat ne yazık ki, bu görüşü destekleyebilecek 14C tarihleri yoktur. Aynı şekilde, bu eski kazılardan gelen çanak çömleğin ait oldukları yapı ya da tabakaları da kesin olarak bilinmediğinden, malzemenin tabakalarına içindeki konumları anlaşılamamakta, dolayısıyla yerleşme içindeki gelişim süreci ve tarihlemesi de bir sorun olarak kalmaktadır.Buluntuları göreceli olarak tarihleyebilmek için çıkış noktası olarak kullanılabilecek bilinen arkeolojik yerleşmelerin sayısı çok azdır. Yakın çevrede yer alan Polatlı, Karaoğlan gibi birçok yerleşme eski tarihlerde kazılmış ve buluntuları da ancak kısmen çalışılmıştır; bu nedenle bu yerleşmeler de bu konuda bize ayrıntılı bilgi vermekten ve sorunu çözmekten uzaktırlar. Sözü geçen bu üç yerleşmeyi tarihleyebilmek için Eskişehir bölgesindeki Demircihüyük kazısı bir çıkış noktası olarak görülmektedir; Demircihüyük'te çanak çömleğinin biçimsel dağılımı ve bunların zaman içindeki gelişimleri çok iyi belgelenmiştir. Ancak, birbirinden coğrafi olarak uzakta yer alan yerleşmeler arasında karşılaştırma yapıldığında, olasılıkla farklı dönemlere ait olabilecek kapları aynı dönem kapları olarak ele almak gibi bir tehlikenin varlığı da göz ardı edilmemelidir; çünkü iki bölgenin çanak çömleği farklı şekillerde gelişmiş olabilir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | January 1, 2008 |
Published in Issue | Year 2008 Issue: 11 |
The contents of this system and all articles published in Journal of TÜBA-AR are licenced under the "Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0".