Yerleşik ve göçer kültürlerin heykel yapımına bakışı arasında büyük farklar vardır. Örneğin Assur, Hitit, Roma ve Greklerde heykeller çoğunlukla tanrı/tanrıçaları, imparatorları ya da bazen normal halktan birilerini onurlandırmak için yapılırdı. Ancak göçer kültürlerde özellikle Gök Türklerde, heykeller kadın ya da erkek ayırt etmeksizin sadece ölülerin arkasından dikilirdi. Yine Gök Türklerde heykeller, tapınak, avlu ya da cadde başlarında değil, Şamanların önlerinde ayin gerçekleştirdikleri kült alanlarının önüne dikilirdi. Bu Gök Türk heykellerinin bazıları güçlü portre özellikleri gösterir. Üzerlerinde heykelin kime ait olduğu ile ilgili bir bilgi olmasa da, ihtimalle kendi çağı içinde kimi yansıttıkları gayet iyi biliniyordu.Asya'da yaşayan Kırgız ve Kazak gibi çağdaş Türk toplulukları, birisi ölmeden mezar yeri belirlemek gibi bir yaklaşımdan uzak durmaktadırlar. Hatta bu konuya tabu derecesinde yaklaşırlar ki, birisinin ölümü hakkında konuşmaktan çekinirler. Bu şekilde davranmanın yaşayanlara uğursuzluk getireceğini düşünürler. Dolayısıyla bu insanların çok uzak geçmişte olmayan ataları bahsi geçen heykelleri ölünün ardından dikiyorlarsa, o zaman Gök Türklerin bu heykelleri ne zaman yaptıklarını sorgulamamız gerekir.Çalışma, yukarıdaki soruna Kül Tigin'in kült alanında bulunan ve karısına ait olduğu düşünülen heykel örneği ile bir öneri getirmeye çalışacaktır.
There are big differences in the way of sculpting technique between agrarian and nomadic cultures. Empires like Assurs, Hittites, Romans and Greeks, sculptures were mostly erected in honor of gods, goddesses, emperors and sometimes just plain people. But in nomadic cultures especially in the Gök Turk period, statues represent only the dead person both men and women . Again Gök Turk statues were not found to be erected in temples, backyards or on the streets, but only in cultic sides where shaman performed a ritual for the soul of dead man or woman. Some of those Gök Turk statues show very strong portrait features. Since there is no name carved on them we do not know whom they belonged to, but probably in their time people were aware of that
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | January 1, 2012 |
Published in Issue | Year 2012 Issue: 15 |
The contents of this system and all articles published in Journal of TÜBA-AR are licenced under the "Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0".