Yaz aylarını hayvan sürüleri ile birlikte Toros Dağlarının yaylalarında, kışları güneydeki ılıman düzlüklerde geçiren göçer topluluklara ilişkin arkeolojik kalıntılar Yukarı Dicle havzasında Ilısu Barajı ve HES projesi kapsamında yürütülen kurtarma kazılarında tespit edilmiştir. Bunlar ince birer kültür tabakası halinde çadırları çevreleyen duvar kalıntıları ile açık alanlarda yer alan çok sayıda ocak ve bazı depolama çukurlarından oluşan zayıf mimari izlerden oluşmaktadır. Salat Tepe IV yerleşimi Roma İmparatorluk döneminden IV-3 itibaren göçer topluluklar tarafından kullanılmıştır. Yeni Çağda IV-1 ağırlıklı olarak kerpiç ve pisé, Orta ÇağIda IV-2 taş ile inşa edilmiş duvarların dairesel, dörtgen ve köşeleri yuvarlatılmış dörtgen biçimli çadırları çevrelediği düşünülmektedir. Tepe üzerine 8-10 çadırın kurulabileceği hesaplanmıştır. Duvar kalıntılarının üzerinde dolgular olmadan üst üste inşa edilmeleri ve bazı taş duvarlarda ve tandırlarda belirlenen yenileme evreleri, tepe üzerinin mevsimlik olarak uzun süre kullanıldığına işaret etmektedir. Duvarlardan bazılarının Orta Çağ mezarları üzerine kurulması, tepenin boş kaldığı dönemlerde mezarlık olarak da kullanıldığını göstermektedir. Bu tabakalara ait olduğu düşünülen bazı depolama çukurlarında arpa, buğday ve mercimek dışında hayvan yemi olarak kullanılan ürünler de depolanmış, ağırlıklı olarak küçükbaş hayvanlar ve av hayvanları tüketilmiştir. Bu dolgularda ele geçen az sayıda malzeme dere taşı ağırlıklar, kırıldığı için geride bırakılmış havan ve öğütme taşı parçaları, ağırşak, demir çiviler, tunç tıp aleti, ok ve olta ucu, takı parçaları, pişmiş toprak lamba ve pipo parçalarından oluşmuştur. Pişmiş toprak çömlek, testi ve pişirme kapları ağırlıklı olarak yalın fabrikasyon mallardan oluşmuş, az sayıda kalıpta biçimlendirilmiş kabartmalı veya sırlı kap parçaları bulunmuştur. Bu malzemeye göre göçerler tepeyi Selçuklu döneminden Osmanlı dönemi sonuna kadar kullanmış, kendilerine yetecek kadar eşya bulundurmuş ve kullanabileceklerini yanlarında götürmüştür. Tarihi kaynaklara göre 11. yüzyıldan itibaren bölgede çeşitli göçer aşiretleri kışlamıştır. Bir göçer topluluk halen yazları Bingöl yaylalarında, kışları Salat Çayı vadisinde geçirmektedir.
Archaeological remains related to nomadic communities spending the summer on the Taurus foothills along with their herds, and the winter on the temperate plains to the south, are recovered during the rescue excavations carried out in the frame of the Ilısu Dam and HEPP project in the Upper Tigris basin, as thin cultural deposits with poor architectural traces, such as remnants of walls surrounding tents, several hearths and some storage pits. The settlement of Salat Tepe IV has been used by nomadic communities from the Roman Empire period IV-3 onwards. In the New Age IV-1 mud brick and pisé walls, and in the Middle Ages IV-2 stone walls with circular or rectangular plans or quadrilateral plans with rounded corners seem to have surrounded tents. It is estimated that 8-10 tents can be erected on the mound summit. Walls were built on top of each other, without any debris in-between, and several rebuilding phases are observed at diverse walls and tandoors, reflecting a long-term seasonal usage of the summit. Some of the walls were constructed on medieval tombs, so, the summit should have also used as a cemetery during vacant seasons. In some storage pits belonging to these levels, barley, wheat and lentils as well as fodder had been stored, and predominantly ovine and wild animals are consumed. The few findings recovered in these deposits consist of pebble weights, fragments of stone mortars and grinding stones, spindle whorls, iron nails, bronze medical instruments, arrow heads and fishhooks, pieces of jewellery, as well as fragments of terracotta lamps and pipes. The baked clay jugs, pitchers and cooking pots are mainly composed of massproduced plain wares; pieces of moulded pottery in relief or glazed pot pieces are found in a small number. According to this material, nomadic communities used the summit from the Seljuk period to the end of the Ottoman period, possessed artefacts sufficient for their daily use, and carried only the artefacts they need. Historical documents refer several nomadic tribes using the region for winter pastures since the 11th century. A nomadic community still spends the summers on the Bingöl Plateau, and winters in the Salat River valley
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | January 1, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Issue: 21 |
The contents of this system and all articles published in Journal of TÜBA-AR are licenced under the "Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0".