Suriye'nin kuzeyinden Urfa'ya uzanan bir coğrafyada yer alan kerpiç bindirme kubbeli evler, ilginç biçimleniş özellikleriyle 17. yüzyıldan beri bölgede dolaşan bazı gezginlerin ilgisini çekmiş, seyahatnamelerde betimlenmiştir. 20. yüzyılın başlarında da arkeolojik kazılarla ortaya çıkartılan yuvarlak planlı yapı kalıntılarının değerlendirilmesinde kubbeli evlerin bir model olabileceği düşüncesiyle, söz konusu yapı sistemini bu bağlamda sorgulayan bilimsel araştırmalar başlamıştır. Her ne kadar birçok araştırmacı tarafından kubbeli evler tarihsel süreklilik içinde Neolitik dönemden günümüze uzanan geniş bir zaman diliminde değerlendirilmişse de, bazı yeni çalışmalar bu konuda soru işaretleri ortaya koymaktadır. TÜBA Kültür Envanteri projesi kapsamında Suruç Ovası kubbeli ev mimarisi üzerine yapılan incelemelerde de, günümüz kırsal yapılarının tarihsel geçmişinin çok eski olmadığı ve bunların kökleri üzerine de ayrıca arkeolojik çalışmaların gerektiği ortaya konmuştur. Bu makalede öncelikle arkeolojik kalıntılar ve günümüz köy yapıları arasında etnoarkeolojik bakış açısıyla kurulan ilişkiler sorgulanacak, ardından Suruç'ta saptanan kerpiç bindirme kubbeli yapı geleneği tarihsel süreklilik bağlamının ötesinde teknik mimari ve yapısal özellikleriyle incelenerek, arkeolojik çalışmalarda nasıl bir veri olarak kullanılabileceği tanımlanacaktır. Suruç kırsal mimarlık envanteri sırasında karşılaşılan çok sayıda harap ya da bütünüyle yıkılmış durumdaki yapı da, bu yapı sistemiyle üretilen evlerin nasıl bir arkeolojik kalıntıya dönüştüğünü belgeleyen örnekler olarak özellikle irdelenmiştir.
The custom of constructing false-domed mud-brick structures is a living tradition in a considerably large area from northern Syria to Urfa; in the past, such structures have attracted the attention of travellers exploring the region and are depicted in the travel books. Since the beginning of the 20th century, these domed mud-brick structures have been considered as a model in evaluating building remains with circular ground plans exposed through archaeological excavations carried out in the same region. Even though some scholars have considered domed houses as a continuing tradition from the Neolithic Period to the present, an overall assessment of the archaeological evidence indicates that besides the Pre-Pottery Neolithic and Halaf Period, these occur rather randomly with no indication of continuity. This study, in the framework of the Turkish Academy of Sciences TÜBA-TÜKSEK Project on the domed domestic architecture of the Suruç Plain, has revealed that the history of the present rural false-domed buildings is not very remote in time and that further archaeological investigation is needed in order to clarify their origins. Even though there have been numerous references to these buildings, no thorough documentation has previously been made
Mud-brick domed structures ethnoarchaeology vernacular architecture mound formation Urfa Suruç
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | January 1, 2010 |
Published in Issue | Year 2010 Issue: 13 |
The contents of this system and all articles published in Journal of TÜBA-AR are licenced under the "Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0".