Kanlıgeçit, Kırklareli kent merkezinin hemen güneyinde, Kırklareli-Babaeski demiryolunun iki yanında yer alır. İlk Tunç Çağı'nda önemli bir yerleşim yeri olan arkeolojik alan, Neolitik ve Kalkolitik Dönem 'e tarihlenen Aşağı Pınar Höyüğü'nün 300m doğusundadır. Kanlıgeçit'te kazı çalışmaları 1994 yılında başlamış ve 1995'te Trakya'nın ilk megaronlardan oluşan yerleşimi ortaya çıkarılmıştır. Anadolu 'dan bilinen, Troya 'da en iyi örneklerinin görüldüğü, surla çevrili bir iç kale ve içinde birbirine paralel yerleştirilmiş megaron dizisi, bu kent geleneğinin Trakya 'ya da taşınmış olduğunu göstermiştir. Ayrıca yerleşimin megaron evresinden beri buluntu topluluğu içinde Anadolu ithali çanak çömlek ve figürinlerin varlığı da, Anadolu'nun etkisinin ne kadar güçlü olduğunu göstermiştir. Yerleşimde bulunan hayvan kemiklerinin arasında çok sayıda evcil at kemiğinin bulunmuş olması da, bu kentin Anadolu'dan gelen bir kervan yolunun uç noktasında olduğunu düşündürtmüştür. Bir yandan kazıyla açığa çıkartılan Trakya'nın bilinen ilk megaron yapılarının korunması gereği, bir yandan kültür tarihi açısından büyük önem taşıyan bu yeni bilgilerin toplumla paylaşılması kaygısı, Kanlıgeçit'te bir koruma ve sergileme projesi yapılmasını zorunlu kılmıştır. Bu makalede bir Tunç Çağı iç kale yerleşimi olan Kanlıgeçit için hazırlanan proje ve uygulaması tanıtılmaktadır.
Kanlıgeçit is located just to the south of the city center of Kırklareli on either site of the Kırklareli - Babaeski railway. The site has developed as an important Early Bronze Age center some 300 m to the east of Neolithic - Chalcolithic Aşağı Pınar mound. Excavations at Kanlıgeçit, initiated in 1994 have revealed in 1995 the first and only settlement in Thrace revealing megarons. The organization of the settlement, a citadel encircled by a fortification wall reflects the West Anatolian town model as best known from Troy. The settlement organization of Kanlıgeçit had been adapted from the Anatolian urban model. Likewise the strong presence of Anatolian pottery andfigurins also indicate the close interaction with the Anatolia. The high number of domestic horse bones in thefaunal assemblage of the megaron phase implies that the settlement might have been a terminal point of a caravan route coming in from Anatolia. What has been exposed at Kanlıgeçit, in spite of the relatively small size of its citadel is highly significant in understanding the happenings of Third Millennium in the contact zone of Anatolia with South-eastern Europe. To disseminate this knowledge to general public, as well as considerations to preserve the earliest megaron type of structures exposed in Thrace has led to develop an openair museum. This paper will discuss the concept and the implementation of the protection and display project being carried out at Kanlıgeçit citadel
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | September 1, 2010 |
Published in Issue | Year 2010 Issue: 8 |