Bu çalışmada, Giresun Merkez İlçeye bağlı köylerde bulunan birisi birkaç yıl önce yıkılan, inşa tarihleri bilinmeyen
üç ahşap köprü tanıtılıp değerlendirilecektir. Giresun merkeze bağlı Hisargeriş-Sayca ve Hisargeriş-Uzkara Köyleri
arasında sınır çizen Batlama Çayı üzerinde bulunan ve biri birkaç yıl önce ortadan kalkan iki ahşap köprü (Han
Köprüsü ve Ezirkan Köprüsü) ile yine Giresun merkeze bağlı Lapa Köyü sınarlarında Lapa (Büyük) Deresi üzerinde
bulunan bir başka köprü (Ahmet Ağa Köprüsü) bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır.
Geleneksel kırsal mimarimizin bir parçasını oluşturan köprüler orijinal görünümlerini büyük ölçüde korumaktadır.
Yeni ihtiyaçlara cevap veremedikleri için yakınlarına yeni köprüler inşa edildikten sonra terk edilen ve bu yüzden
hızla ortadan kalkan bu tür köprülerden ülkemizde maalesef son derece az örnek ayakta kalmayı başarabilmiştir.
Bilimsel anlamda küçük bir kısmı incelenerek yayınlanan bu tür yapıların bir kısmı, tescil edilmemiş olduğundan
ortadan kalkmalarının önünde neredeyse hiçbir engel bulunmamaktadır.
İncelenen eserler tipik Karadeniz bölgesi kırsal yapı özellikleri göstermektedir. Köprüler ahşap direkler ve kâgir
ayaklar üzerine uzatılan kirişler üzerinde direklerle taşınan kırma çatılıdır. Çatıların orijinalde kiremitle kaplı
olduğunu tahmin etmekteyiz. Mevcut halleriyle galvanize sac (çinko) ile kaplıdırlar. İşlevsel anlamda öne çıkan
yapılar, bezemeden yoksundur. Birbirlerine yakın malzeme ve teknik özellikleri, mimari ifadeleri, yapıları benzer
bir geleneğin temsilcileri yapmaktadır. Köprülerin inşa tarihini belirleyebileceğimiz bir kitabe veya belgeye
rastlanılmamıştır. Ancak benzer geleneksel tarzları ve Trabzon, Çankırı ve Kastamonu’daki benzer ahşap köprülere
bakılarak, yapıların 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başları arsında inşa edilmiş olabileceği düşünülebilir. Ancak her üç köprü
de, günümüzdeki halleriyle tamir ve kısmi yenilemeler sebebiyle, daha yakın zamandan kalmış izlenimi vermektedir.
Köprülerde kullanılan ağacın cinsi yörede yaygın olan meşe ve kestanedir. Yörenin bol yağışlı iklimi ile uyumlu,
oldukça sağlam ve uzun ömürlü olduğu bilinen meşe ve kestane ağacı köprüler için uygun bir malzemedir.
Az tanınan ahşap köprülerimizin bir parçasını oluşturan yapıların tanınması, geleneksel yapı sanatımız açısından
faydalı olacaktır. Çalışma ile ayrıca bu ve benzer köprülerin korunmasına da katkı sağlanacağını ümit etmekteyiz.Bu çalışmada, Giresun Merkez İlçeye bağlı köylerde bulunan birisi birkaç yıl önce yıkılan, inşa tarihleri bilinmeyen
üç ahşap köprü tanıtılıp değerlendirilecektir. Giresun merkeze bağlı Hisargeriş-Sayca ve Hisargeriş-Uzkara Köyleri
arasında sınır çizen Batlama Çayı üzerinde bulunan ve biri birkaç yıl önce ortadan kalkan iki ahşap köprü (Han
Köprüsü ve Ezirkan Köprüsü) ile yine Giresun merkeze bağlı Lapa Köyü sınarlarında Lapa (Büyük) Deresi üzerinde
bulunan bir başka köprü (Ahmet Ağa Köprüsü) bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır.
Geleneksel kırsal mimarimizin bir parçasını oluşturan köprüler orijinal görünümlerini büyük ölçüde korumaktadır.
Yeni ihtiyaçlara cevap veremedikleri için yakınlarına yeni köprüler inşa edildikten sonra terk edilen ve bu yüzden
hızla ortadan kalkan bu tür köprülerden ülkemizde maalesef son derece az örnek ayakta kalmayı başarabilmiştir.
Bilimsel anlamda küçük bir kısmı incelenerek yayınlanan bu tür yapıların bir kısmı, tescil edilmemiş olduğundan
ortadan kalkmalarının önünde neredeyse hiçbir engel bulunmamaktadır.
İncelenen eserler tipik Karadeniz bölgesi kırsal yapı özellikleri göstermektedir. Köprüler ahşap direkler ve kâgir
ayaklar üzerine uzatılan kirişler üzerinde direklerle taşınan kırma çatılıdır. Çatıların orijinalde kiremitle kaplı
olduğunu tahmin etmekteyiz. Mevcut halleriyle galvanize sac (çinko) ile kaplıdırlar. İşlevsel anlamda öne çıkan
yapılar, bezemeden yoksundur. Birbirlerine yakın malzeme ve teknik özellikleri, mimari ifadeleri, yapıları benzer
bir geleneğin temsilcileri yapmaktadır. Köprülerin inşa tarihini belirleyebileceğimiz bir kitabe veya belgeye
rastlanılmamıştır. Ancak benzer geleneksel tarzları ve Trabzon, Çankırı ve Kastamonu’daki benzer ahşap köprülere
bakılarak, yapıların 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başları arsında inşa edilmiş olabileceği düşünülebilir. Ancak her üç köprü
de, günümüzdeki halleriyle tamir ve kısmi yenilemeler sebebiyle, daha yakın zamandan kalmış izlenimi vermektedir.
Köprülerde kullanılan ağacın cinsi yörede yaygın olan meşe ve kestanedir. Yörenin bol yağışlı iklimi ile uyumlu,
oldukça sağlam ve uzun ömürlü olduğu bilinen meşe ve kestane ağacı köprüler için uygun bir malzemedir.
Az tanınan ahşap köprülerimizin bir parçasını oluşturan yapıların tanınması, geleneksel yapı sanatımız açısından
faydalı olacaktır. Çalışma ile ayrıca bu ve benzer köprülerin korunmasına da katkı sağlanacağını ümit etmekteyiz.
Three wooden bridges which have unknown years of built and one of them was collapsed a few years ago are situated
in some subcentral villages in Giresun are presented and evaluated in this study. Two wooden bridges (Han Bridge
and Ezirkan Bridge), which one of them was destroyed a few years ago, are on Batlama Creek that draw a line
between subcentral Hisargeriş Sayca and Hisargeriş-Uzkara villages in Giresun and also another bridge (Ahmed Aga
Bridge) on Lapa (Great) Creek within the borders of subcentral Lapa village in Giresun are analysed in this study.
The bridges that form a part of traditional rural architecture preserve their original appearances on a large scale. There
are unfortunately very few examples have been remained in our country because this kind of bridges does not fulfill
new requirements, they are abandoned and destroyed soon after new bridges are erected. These buildings merely have
been subjected to the academical analyses and published and some of them are on the brink of destruction because
they have not been registered.
These building that being surveyed shows rural construction features of Black Sea Region characteristically. The
bridges have hipped roofs on wooden columns and stone pillars carrying beams and girder. We suppose that the
roofs were covered with tiles originally. At present they are covered with galvanized sheets (spelter). The buildings
that functionally prominent are devoid of ornamentation. These buildings represent the similar tradition with their
materials, technical qualities, architectural expressions. There is not an inscription or documentation about years of
built of the bridges. But considering the similar traditional styles and the similar wooden bridges in Trabzon, Çankırı,
Kastamonu, it is thought that these bridges were built between 19th and early 20th centuries. However, all of them
looks as if they were built at a latter date with their present situations based upon restorations and partial renovations.
The sorts of wood used for the bridges are oak and chestnut which are common locally. The oak and chestnut trees are
known as long lived, very solid and adaptable with the rainy climate in the region. Because of that, they are suitable
for the construction of bridges.
It is helpful that recognition of the little known wooden bridges in terms of traditional construction style. We hope
that this study will make a contribution to the protection of wooden bridges.
Giresun Black Sea Ottoman architecture wooden bridge historic bridge rural architecture wooden architecture
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Architectural Heritage and Conservation, Architecture (Other) |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2017 |
Submission Date | June 16, 2016 |
Published in Issue | Year 2017 Issue: 15 |
Publisher
Vedat Dalokay Caddesi No: 112 Çankaya 06670 ANKARA
TÜBA-KED Turkish Academy of Sciences Journal of Cultural Inventory (TÜBA-KED) does not officially endorse the views expressed in the articles published in the journal, nor does it guarantee any product or service advertisements that may appear in the print or online versions. The scientific and legal responsibility for the published articles belongs solely to the authors.
Images, figures, tables, and other materials submitted with manuscripts must be original. If previously published, written permission from the copyright holder must be provided for reproduction in both print and online versions. Authors retain the copyright of their works; however, upon publication in the journal, the economic rights and rights of public communication -including adaptation, reproduction, representation, printing, publishing, and distribution rights- are transferred to the Turkish Academy of Sciences (TÜBA), the publisher of the journal. Copyright of all published content (text and visual materials) belongs to the journal in terms of usage and distribution. No payment is made to the authors under the name of copyright or any other title, and no article processing charges are requested. However, the cost of reprints, if requested, is the responsibility of the authors.
In order to promote global open access to scientific knowledge and research, TÜBA allows all content published online (unless otherwise stated) to be freely used by readers, researchers, and institutions. Such use (including linking, downloading, distribution, printing, copying, or reproduction in any medium) is permitted under the Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International (CC BY-NC-ND 4.0) License, provided that the original work is properly cited, not modified, and not used for commercial purposes. For permission regarding commercial use, please contact the publisher.