Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı içinde modernist karak-terli II. Yeni şiir hareketiyle aynı dönemlerde ve hemen hemen aynı este-tik kaygılarla ortaya çıkan 1950 Kuşağı öykücüleri, gerçeküstücülük ve varoluşçuluk akımlarından etkilenmişler; olayın en aza indirgendiği, olay yerine daha çok iç gerçekliğin merkeze alındığı yeni ve modernist bir öy-kü anlayışı geliştirmişlerdir. Bu yeni anlayış içinde eser veren ve modern Türk edebiyatında varoluşçu edebiyatın önemli isimlerinden sayılan De-mir Özlü’nün, ilk öykü kitabına da adını veren “Bunaltı” adlı öyküsünü, daha adından itibaren üstadı Sartre’ın Bulantı adlı meşhur romanıyla açık bir etkileşim/diyalog içinde kaleme aldığı görülür. Sartre’ın, temsil ettiği varoluş felsefesini geniş kitlelere aktarabilmek için kaleme aldığı Bulantı adlı romanının anlatıcısı Antoine Roquentin ile Özlü’nün “Bunaltı” adlı öyküsünün isimsiz anlatıcısı, günlükler şeklinde kaleme alınan bu anlatı-larda, yazmak edimine bir varoluş imkânı olarak sarılmakta ve olayın önemsizleştiği öyküleri üzerinden felsefî bir söylem geliştirmektedirler. Otobiyografik karakterli her iki metin de uzun ve girift bir monoloğu an-dıran formları, merkeze aldıkları kişisel varoluş bunalımı tema’sı ve söy-lem biçimleri bakımından açık metinlerarası özellikler arz etmektedir. Bu yazıda, söz konusu eserlerdeki tematik arka plan nispeten dışarıda tutulup; daha çok anlatım biçimlerinde gerçekleşen etkileşime dikkat çekilerek eserlerdeki üslupların oluşumuna katkı sağlayan felsefî söylem benzerliği üzerinde durulmuştur.
Varoluşçu edebiyat bunalım edebiyatı mo-dern Türk öykücülüğü edebiyatta felsefi söylem Bulantı Jean Paul Sart-re “Bunaltı” Demir Özlü
Journal Section | Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | June 15, 2016 |
Submission Date | June 15, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Sayı: 39 |