Uyghurs, the real owners of East Turkistan, have historically spread to larger areas than today’s East Turkistan. Since ancient times, they have been in the Tarim Basin between the Tengri Mountains and the Karakoram Mountains, the Djungar Basin between the Tengri Mountains and the Altai Mountains, the Ili River Basin, the large areas between the Amu, Irtysh, and Balkhash Lakes, Southern Siberia, the Selenge, Orkhon, Tughla, Kurrun River in Mongolia. East Turkistan has a unique position in Turkic history and civilizations. However, this region experienced a decline in modern history, lost its former glory, and was subjected to Chinese occupation in 1949. Since then, China has implemented its assimilation policy to turn the region into one of its provinces. Especially after 2016, the policy of oppression peaked and reached to the level of systematic genocide, described as “crimes against humanity” by the United Nations. In the modern world, where democratic rights and laws have become the international norm, by violating its constitution that mentions equality between nations and respect for different beliefs and cultures, and international laws, China has been carrying out genocide towards the Uyghur and other Turkic ethnicities which is defined as one of the largest mass human rights violations after the Second World War by the United Nations. This genocide and its reasons are one of the topics that attract the most international attention today. This study, along with a literature review and qualitative research method, firstly discussed the historical place of East Turkistan and China's occupation process. Then, the legitimacy issues of Beijing in this region, which is historically, culturally, and politically different from the Chinese, were examined. Finally, harsh forced assimilation and oppression policies of China, aiming to make East Turkistan an official Chinese province, to solve the legitimacy problem, and to destroy the national values, beliefs, and cultures of the Turkic people of the region, were evaluated.
Doğu Türkistan’ın gerçek sahipleri olan Uygurlar tarih boyunca günümüz Doğu Türkistan’ından daha geniş alanlara yayılmışlardır. Antik çağlardan beri Tanrı Dağları ile Karakurum Dağları arasındaki Tarım Havzasında, Tengri Dağları ile Altay Dağları arasındaki Cungar Havzasında, İli Nehri Havzasında, Amu, İrtiş ve Balkhaş Gölleri arasındaki geniş alanlarda, Moğolistan'da Güney Sibirya, Selenge, Orhun, Tuğla Kurrun Nehri bölgelerinde varlık göstermiştir. Doğu Türkistan Türk tarihi ve medeniyeti içerisinde özel bir konuma sahiptir. Ancak bu bölge modern tarihinde gerileme yaşayarak eski ihtişamını kaybetmiş ve 1949 yılında Çin işgaline maruz kalmıştır. O günden bu yana, Çin bölgeyi kendi eyaletlerinden birine dönüştürmek için asimile etme politikasını uygulamaya geçirmiştir. Özellikle 2016 yılından sonra, baskı politikası zirveye ulaşarak Birleşmiş Milletlerce “insanlığa karşı cinayet” olarak nitelendirilen sistematik soykırım derecesine yükselmiştir. Demokratik hak ve hukukların uluslararası sistemde norm hâline geldiği modern dünyada, İkinci Dünya Savaşından sonraki en büyük kitlesel insan hakları ihlallerinden biri olarak tanımlanan Çin’in Uygurlar başta olmak üzere Türk etnik guruplarına yönelik kendi anayasasında belirtilen milletler arasındaki eşitlik, farklı inanç ve kültürlere saygı ilkelerine ve uluslararası yasalara aykırı bir şekilde uygulamaya devam ettiği soykırım ve bunun sebepleri günümüzde en fazla ilgi çeken konulardan biridir. Bu çalışmada literatür taraması ve değerlendirmelerle ilk olarak Doğu Türkistan’ın tarihteki yeri ve Çin’in bölgeyi işgal süreci ele alınmıştır. Daha sonra tarihsel, kültürel ve siyasi olarak Çinlilerden farklı olan bu bölgede Pekin’in yüzleşmek zorunda kaldığı meşruiyet sorunu incelenmiştir. Son olarak, Doğu Türkistan’ı resmî bir Çin eyaletine dönüştürmek ve meşruiyet sorununu ortadan kaldırmak amacıyla bölge halkının millî değerlerini, inanç ve kültürünü ortadan kaldırmak için hayata geçirilen zorlu asimile ve baskı politikası değerlendirilmiştir.
Gerekmemektedir
yok
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Sociology, Turkish Society and Community |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 4, 2024 |
Submission Date | September 13, 2024 |
Acceptance Date | October 15, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 56 |