The Xiongnu and the Han empires which founded
almost at the same time, existed for 4 centuries as rival and complement for
each other. Both empires’ ideological framework was settled on the idea of
heavenly mandate/World dominance. Their long frontier lines, ideological
foundations and foreign ambitions forced them to rivalry. They tried to create
systems that shape bilateral relations according to their own interests and to
impose these systems on the other side. On the other hand none of these systems
were able to solve problems permanently so competition stay alive in all
conditions. These two empires aimed to exulcerate its rival and impose own
interest. But success of this strategy depend on other sides ability of absorb
exulceration. As a result of their rivalry a bipolar order emerged and third
parties was forced to accept this order
in order to survive.
Hemen
hemen aynı anda kurulan ve yıkılan Hun ve Han imparatorlukları 4 asır boyunca birbirinin
rakibi ve pek çok açıdan tamamlayıcısı olarak var oldu. Her iki imparatorluğun
ideolojisi de tanrısal cihan hâkimiyeti fikri üzerine kurgulanmıştı. Geniş
ortak sınırları, ideolojik kurguları ve dış politika hedefleri iki
imparatorluğu rekabet etmeye zorluyordu. İkili ilişkileri kendi çıkarlarına
göre şekillendiren sistemler yaratmaya ve bu sistemleri karşı tarafa dayatmaya
çalıştılar. Hunlar, Han’ın haraç ödediği Heqin’i; Han ise Hunların vassal
olarak haraç ödediği gong sistemini hayata geçirmeye gayret etti. Fakat
geliştirdikleri hiçbir sistem sorunları kalıcı olarak çözmeye yetmedi ve
rekabet her koşulda canlı kaldı. Bu iki imparatorluk rakibini yıpratarak ona
çıkarlarını dayatmayı hedefliyordu. Ancak bu stratejinin başarısı karşı tarafın
yıpranmayı kaldırabilmesine bağlıydı. Onların rekabetinin etkisiyle iki kutuplu
bir siyasal atmosfer oluştu ve üçüncü taraflar varlıklarını korumak için iş
birliğini kabullenmek zorunda kaldılar.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 6 Temmuz 2019 |
Gönderilme Tarihi | 28 Haziran 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 30 |