Bu makale, Ankara kentindeki üç mekânı incelemektedir: mahalle, sokak ve ev. Bu mekânlarda kent sakinlerinin mahremiyet algısını tartışmak için Lale Devri’ne ait şer‘iyye sicillerinden yararlanılmıştır. Mahallenin bir parçası olan sokak ve evlerin kendine ait sınırları olup her birinin mahremiyet anlayışının farklı olduğu gözlemlenmiştir. Buna göre mahalleler, mahremiyetin ilk katmanını oluşturmakta ve mahremiyetin sınırlarını ihlal eden kişilerin mahalleden uzaklaştırılmasına yönelik ortak bir karar alınmasına neden olmaktadır. Mahalle ile ev arasında bir bağlantı görevi gören sokaklar, orta katmanı oluşturur ve mahallelere kıyasla daha katı bir mahremiyet anlayışına sahiptir. Evler ise mahremiyetin çekirdeğini oluşturur ve mutlak bir mahremiyet anlayışıyla korunur. Bu yapıların etrafı, duvarlarla çevrilmiş ve her şeyden önce kadınların bulunduğu kısımlar, gözlerden uzak tutulmaya çalışılmıştır. Böylece makale, mahremiyetin mekânsal olarak mahalleden eve doğru kademeli bir şekilde daraldığını ortaya koymakta ve insanların farklı mekânlardaki mahremiyet ihlallerine verdikleri tepkilere ışık tutmaktadır. Bu araştırmanın temel amacı, Ankara’nın kent tarihine ve Osmanlı mahremiyet araştırmalarına katkıda bulunmaktır.
This article utilizing the Sharia Court Registers of the Tulip Era scrutinizes three types of spaces in the city of Ankara: the neighborhood, the street, and the house to discuss the perception of privacy among city dwellers. In an ottoman city, streets and houses, as parts of a neighborhood, have their boundaries and exhibit varying layers of privacy. Accordingly, on a larger scale, neighborhoods constitute the first layer of privacy, sometimes leading to a collective decision to expel individuals who breach privacy norms. The streets, acting as a link between the neighborhood and the house, constitute the middle layer and possess a stricter sense of privacy compared to neighborhoods. Finally, houses constitute the core of privacy and are protected by an absolute notion of privacy. These buildings were surrounded by walls, with special emphasis on keeping the women's quarters out of sight. This article traces the gradual narrowing of privacy from the neighborhood to the house in spatial terms, shedding light on people’s responses to privacy violations in different locations contributing thus, to the studies of Ankara’s urban history and the notions of Ottoman privacy.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Yakınçağ Kent Tarihi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 7 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 13 Nisan 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 39 |