Halide Edip Adıvar, “Fantezi Piyes” olarak nitelediği dört perdelik Maske ve
Ruh (1945) adlı oyununda; dünyaya ve dünyayı tehdit eden sorunlara Nasrettin
Hoca gözünden bakmaya çalışmıştır. Yazar; 14. yüzyıl ile 21. yüzyılı bir arada
kurgulayarak, yazıldığı dönemin edebiyat ve tiyatro anlayışının üstünde ve ironik
özellikler taşıyan bu eserinde; metin, kurgu, dekor, kostüm, efekt gibi görsel ve
işitsel unsurları yaratmada ustalık göstermiştir.
II. Dünya Savaşı öncesi dünyayı ve uygarlığı tehdit eden sorunların yorgun
düşürdüğü Halide Edip Adıvar, Akşehir'in insana barış ve huzur, güzellik aşılayan
havasını soluduktan sonra, dünyaya biraz Nasrettin Hoca gözüyle bakmak, olayları
bir de Nasrettin Hoca gibi kavramak istemiştir. Geleceği etkileyecek dünya düzeni,
değerler ve bunların birbirlerine karşıt gibi durmaları ona “cihet tayin ettiremeyen
bir fikri pusulasızlık” gibi göründüğünden, kahramanı Nasrettin Hoca olan bu
‘fanteziyi’ yazmıştır.
Nasrettin Hoca, Shakespeare, İbn-i Haldun, Timurlenk, Sokrat ve daha birçok
smi bir araya getirmiş olan Halide Edip; özellikle birbirinden hoşlanan Nasrettin
Hoca ile Shakespeare’i dünya meselelerini ve çağın gidişini birlikte değerlendiren
kahramanlar olarak insanlığın ortak değerlerinin temsilcisi konumunda ele almış,
Doğu ve Batı’yı karşılaştırarak çağların ve insanlığın geldiği noktanın evrensel
eleştirisini yapmıştır.
Halide Edip Adıvar tries to look at the world and the problems that threaten
the world through the lenses of Nasrettin Hoca in the play Maske ve Ruh (1945),
which she describes as a “fantasy play”. In this piece embodying ironical and
outstanding features when compared to the mainstream understandings of literature
and theatre of the time, Adıvar delicately makes use of various visual and auditory
elements such as text, fiction, setting, costume and effect by mounting the 14th and
21st centuries together.
Exhausted by the pre-World War II period and its conditions that threaten the
world, and after breathing the air of Akşehir that is filled with peace and beauty,
Adıvar wants to see the world through the eyes of Nasrettin Hoca and understand it
the way he did. The world system to be projected upon the future, the values and
their oppositional appearance all seem to her as “an intellectual misguidedness that
lack direction”, which was what led her to write this ‘fantasy’ with Nasrettin Hoca
narration.
While drawing together various names such as Nasrettin Hoca, Shakespeare,
İbn-I Haldun, Timurlenk, Sokrates and more, Halide Edip discusses particularly
Nasrettin Hoca and Shakespeare together, as the representatives of the common
values of humanity through their evaluation of world issues and of the course of the
century. By such a comparative analysis of the West and the East, she indeed makes
a critical inquiry of different time periods and of man’s current place in history.
Other ID | JA47CZ92UV |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | April 1, 2013 |
Submission Date | April 1, 2013 |
Published in Issue | Year 2013 Volume: 20 Issue: 1 |