DSM-5 ‘e göre travma; gerçek ya da göz korkutucu biçimde ölümle, ağır yaralanmayla karşılaşmış olmak, cinsel saldırıya uğramış olmak veya bu tarz olaylara doğrudan tanıklık etme, aile ve yakınların başına geldiğini öğrenme ve örseleyici olayın hoş olmayan ayrıntıları ile yineleyici ve aşırı biçimde meşgul olma olarak tanımlanmaktadır. Kapsayıcı bir açıdan bakılırsa travma nesnel tehdit ile öznel baş etme gücü arasındaki yaşamsal dengesizlik olarak tanımlanabilir. Kabaca psikolojik travma çalışmaları olarak tanımlanabilecek olan psikotravmatoloji ise travma öncesi, travma anı ve sonrasındaki süreci ve faktörleri inceleyen bir bilim dalıdır. Travmalar doğa kaynaklı olanlar-insan kaynaklı olanlar-kazara olanlar olarak üç gruba ayrılabilir. Her bireyin kişilik yapısı ve yaşamsal şartları farklı olsa da travma karşısında verilecek dört tür tepkiden söz edilebilir; savaşma, kaçma, donakalma ve boyun eğme. Donakalma ve boyun eğme dissosiyatif doğası olan tepkilerdir. Yineleyici travmalara maruz kalan bireyler eğer öznel baş etme gücü ile travmayı karşılayamazlarsa günlük yaşantısına devam edebilmek adına yaşanan olayı dissosiye ederler. Savaşlar, terör, istismar, şiddet, cinsel saldırı v.b. olaylar hem travmatize yönü olan hem de adli açıdan değerlendirilmesi gereken olaylardır. Geniş perspektiften bakılırsa esasen insan kaynaklı bir travmanın yaşantılanması mağdur ve faili barındırması açısından adli bir olaydır. Bu mağdur ve failler adli sistem içerisinde hem hukukçuların hem de diğer uzmanların karşısına çıkmaktadırlar. Bu noktada ise “adli psikotravmatoloji” kavramı ortaya çıkmaktadır. Travmayla ilişkili adli olaylar bu bağlamda değerlendirilmelidir.
TCK 86/1 de başkasının vücuduna acı veren, sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan yaralanma tanımı psikolojik travmaları da kapsar niteliktedir. Travma sonrası her bireyde tanı kriterlerini karşılayacak düzeyde psikopatoloji gelişmeyebilir ancak adli psikiyatrik değerlendirmede kişinin anlattığı şiddet olayı ile değerlendirme sürecinde gözlemlenen psikolojik bulguların örtüşmesi halinde hafif yada ağır düzey bir rahatsızlık yaşandığının tespit edilecek olması hem mağdurun tedavisine hem de failin alacağı cezaya yön verecektir. Çalışmamızın amacı adli sistem ve travmatik vakaların kesişim kümesi olarak tanımlayabileceğimiz “adli psikotravmatoloji” konusuna ışık tutmaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 5 Sayı: 2 |