With the deterioration in bilateral relations recently, Israel has lost most of Turkey’s traditional support in security. Analyzing the historical, societal, religious and political aspects of Israel’s security mentality will serve as a helpful background in understanding the policies developed by this country in response to this new situation. The present policy of Israel’s pragmatic and leader centered security tradition is taking serious efficiency and sustainability risks by excluding Turkey. This study, in this respect, scrutinizes Israel’s new security approach which ignores Turkey. 1. G İRİŞ Tarih boyunca Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam gibi büyük dinler için kutsal anlamlar taşıyan bir coğrafyada kurulmuş olmak, kuşkusuz, İsrail devletinin güvenlik kaygılarının ve politik hassasiyetinin temelini oluşturmaktadır. Bugün İsrail pek çok açıdan bir çeşitliliğin resmi görünümündedir. Kayıtlara (CIA, 2013) göre İsrail’in 7,6 milyonluk nüfusunun yaklaşık % 76’sını Yahudiler, % 17’sini Müslüman Araplar, % 2’sini Dürzîler, geriye kalan kısmını ise Çerkez, Ermeni ve diğer topluluklar oluşturur. Bu nüfusun 320 bin kişilik bölümü Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Golan Tepelerindeki Yahudi yerleşim bölgelerinde yaşamaktadır. Yahudilerin hâkim unsur olduğu bu toplumsal yapıdaki çeşitlilik Yahudi kimliğinin kendi içinde de bariz şekilde görülmektedir. İsrailli Yahudilerin yaklaşık % 50’si kendini seküler olarak tanımlarken, % 30’u geleneksel, geriye kalan % 20’lik nüfus ise dindardır (Halperin-Kaddari ve Yadgar, 2010:11). İsrail’in kolektif kimliği din, milliyetçilik ve Holokost olmak üzere üç temel unsur (Barnett, 1996:345) üzerine kuruludur. Kurucu ideoloji olan Siyonizm’in temel vurguları “İbranice’nin ihyası, Filistin’i Yahudiler için tek vatan seçeneği olarak kabul etme, bu toprak parçası ile başka ülkelerin Yahudi yurttaşları arasında kurumsal bağlar oluşturma ve modern milliyetçilik ile tarihi – dini olan arasında köklü bağlar kurmak için belli kavram ve sembollerin kullanılması” (Goldberg, 2003:12) olarak özetlenebilir. Siyonizm Yahudilerin Batı toplumu içinde güvende olmadıkları ön kabulüne dayanmasıyla (Barnett, 1996:346) güvenlik kavramının son derece merkezi olduğu bir akımdır. Konu İsrail olduğunda güvenlik; asker, polis ve istihbarat ilintili kurumların görev alanı veya hükümetlerin bunları en doğru biçimde yönetme sorumluluğunun ötesinde bir anlam ifade eder. Güvenlik İsrail’in idealleri ve kurumları ile kendini ifade eden bir kolektif şuurdur ve bu yönüyle savunmanın dışında dış politika, ekonomi ve sosyal politikaların yapım sürecinde de en belirleyici faktör olmuştur. Bu yüzden güvenliğin kendi içinde alabildiğine çeşitli olan İsrail Yahudiliğini günümüze dek bir arada tutan önemli bir ortak payda olduğu (Boardman, 2007:1) şeklinde yorumlar yapılmaktadır. Kültür ve kurumsal yapıların ülkelerin güvenlik çıkarlarının tanımlanmasında veya doğrudan güvenlik politikalarının belirlenmesinde etkili olduğu (Jepperson vd., 1996:11) savunulmaktadır. Kimi sosyal inşa kuramcılarına (Baylis, 2008:80) göre sosyal yapıların eylemler üzerindeki etkisi, dönüşümü imkânsızlaştıracak derecede bağlayıcıdır. İsrail bu tezin son
İsrail son dönemde ikili ilişkilerdeki bozulmayla birlikte Türkiye’nin güvenlik alanındaki geleneksel desteğini büyük ölçüde yitirmiştir. Bu yeni duruma karşı İsrail’in geliştirdiği politikaların anlaşılmasında bu ülkenin güvenlik zihniyetinin tarihi, toplumsal, dini ve politik yönlerden analizi faydalı bir arka plan sunacaktır. İsrail’in pragmatik ve lider merkezli güvenlik geleneğinin mevcut güvenlik politikası Türkiye’yi dışlayarak ciddi verimlilik ve sürdürülebilirlik riskleri almaktadır. Bu itibarla çalışma, İsrail’in Türkiye’yi göz ardı eden yeni güvenlik yaklaşımını irdelemektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 1, 2013 |
Published in Issue | Year 2013 Volume: 5 Issue: 1 |