Abstract
Atılan ilk taştan, yaratılan son parçaya kadar geçen sürede, insanlık teknoloji alanında büyük ve hızlı bir gelişme sağlamıştır. Teknolojik gelişmeler, insanların zihinsel sınırlarını ortadan kaldırmakta ve toplumların ve sosyal organizasyonların anlam dizgelerini tekrar dizayn etmektedir. Üç boyutlu yazıcılar bu anlam dizgelerinin tekrar oluşturulmasında önemli bir teknolojik gelişmedir. Bu yazıcılar ile sanal ve gerçeklik arasındaki sınır incelmekte ve bazı noktalarda neredeyse yok olmaktadır. İnsan, zihninde yarattıklarını öteki şeylere aktarabilmek için evrimsel süreçte ve toplumsal yapıda birçok farklı mekanizmalar geliştirmiştir. Evrimsel süreçte geliştirmiş olduğu en büyük aktarım aracı dildir ama dil, zihinsel faaliyetin tam anlamıyla aktarımını gerçekleştirememektedir. Çünkü insan zihni, yoğun şekilde görsel algılama odaklı bir mekanizma olarak çalışmaktadır. Bu durum sözcüklerin, düşünceleri tam anlamıyla karşıya aktarmada yetersiz kalmasına neden olmaktadır. İnsanlık tarihine bakıldığında sözcüklerin yetersizliğinden dolayı çeşitli sanat dalları oraya çıkmış ve bu sanat dalları ile düşünceler ötekine aktarılmaya çalışılmıştır.
Çalışmanın temel sorunsalı, zihnin görsel algılama yoğunluklu çalıştığı argümanı doğrultusunda üç boyutlu yazıcıların, sanal gerçeklik bağlamında öznelerin ve sosyal organizasyonların, ürettikleri anlam dizgelerindeki kültürel kodları deşifre etmektir.