Türkiye gibi ulusal güvenlik olgusunun daima ön planda olduğu bir ülkede güvenlik alanındaki çalışmaların hak ettiği seviyeye geldiği söylenemez. Bu durum, diğer etkenlerin yanında, güvenlik konusunun devletin ilgili kurumlarının tekelinde bir alan olarak görülmesinin kaçınılmaz bir sonucudur. Bu yaklaşım, güvenlikle ilgili konuların dar bir çevre içinde tartışılmasına, bu konuda akademik kurumlarda yeterli sayıda uzman yetişmemesine ve karar alıcıların ve kamuoyunun politika seçeneklerinden mahrum kalmasına yol açmıştır. Doğal olarak Türkiye’deki güvenlik kültürü tek yanlı olarak biçimlenmiştir. Türkiye; bu alanda bilgi üretecek, uzman yetiştirecek ve istihdam edecek ve kamuoyunu bilgilendirecek yapılara sahip olmamıştır. Bu işlevi üstlenmesi gereken araştırma merkezlerinin Türkiye’de yaygın şekilde ortaya çıkışı, ancak 1990 sonrasında mümkün olmuştur. Dünya siyasetinde önemli değişimlerin yaşandığı ve Türkiye’nin Soğuk Savaş sonrasında oluşan sistemdeki rolünün ne olacağının sıklıkla tartışıldığı bu dönemde araştırma merkezleri; yayınları ve faaliyetleri ile farklı konuların gündeme gelmesinde ve dış politika tercihlerinin kamuoyu nezdinde tartışılmasında kuşkusuz önemli bir rol oynamışlardır
Primary Language | Turkish |
---|---|
Other ID | JA86RJ63BK |
Journal Section | Book Review |
Authors | |
Publication Date | March 1, 2012 |
Published in Issue | Year 2012 Volume: 9 Issue: 33 |