-
Osmanlı Devleti’nde ilk faizsiz kredi uygulaması para vakıfları ile
başlamıştır. Para vakıflarında, hayır amaçlı toplanan para fonu,
Karz, Mudaraba, Murabaha ve Bidâa gibi yöntemlerle işletilmiş,
elde edilen gelirler (rıbh) vakfın hayır yönüne sarf edilmiştir. En
çok başvurulan Murabaha yönteminde piyasa rayiçleri gözetilerek,
yıllık % 10-15 gibi kâr sınırlaması getirilmesi, ekonomiye
uzun vadeli istikrar sağlamıştır.
Beşeri hukukta, kullanılan bir kredinin teminatı olarak uygulanan
“mülkiyeti muhafaza sözleşmeli ipotek”, borç vadesinde
ödenmediği takdirde, alacaklıya doğrudan ipotekli mala el
koyma hakkını vermektedir.
İslâm fakihlerinin örf haline geldiğini söyledikleri, bey’ bi’l-vefa
(mülkiyeti muhafaza kaydıyla satış sözleşmesi) ise, alınan bir
kredinin güvencesi olarak yapılır ve kredi vadesinde ödenmediği
takdirde, ipotekli malın mülkiyeti kendiliğinden alacaklıya intikal
eder.
Bazı ileri ekonomilerde başarıyla uygulanan risk sermayesi
(venture capital), İslâm tarihinde geniş uygulama alanı bulan
emek-sermaye ortaklığı (Mudaraba) dan başka bir şey değildir.
Faizsiz bankacılıkta kâr-zarar tahvili (mukarada tahvili) çıkarmak
yoluyla da fon oluşturulabilir. Mukarada tahvillerinin büyük
bir bölümü ipotekle güvence altına alınarak, girişimcinin küçük
bir sermaye ve yüksek kâr payı ile “Altın hisse” sahibi yapılması
da mümkündür.
1975’te dünyada sadece bir tane olan faizsiz finans kurumu
sayısı, bugün 300’ün üzerine çıkmıştır.
Türkiye 1985 yılından itibaren “Özel Finans Kurumu” adıyla bu
sektöre girmiş ve 2006 yılından itibaren de bu kurumların adı,
“Katılım Bankası” olmuştur. Halen 4 tane katılım bankası
faaliyet göstermektedir.
Para Vakfı Risk Sermayesi Venture Capital Faizsiz Bankacılık Katılım Bankacılığı Faiz.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2008 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2008 Cilt: 17 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.