X. yüzyılın sonlarında ve XI. yüzyılların başlarında Oğuzlar önce eski Horasan bölgesine oradan da İran’ın merkezine doğru ilerlemişlerdir. Selçuklu Devleti’nin kurucusu olan Türkmenler, hâkim oldukları bölgelerde siyasi ve ekonomi açıdan güven ve başarı sağladıkları için İslam din, ilim, mimari, sanat gibi konularda zirveye ulaşmıştır.
Selçuklu Devleti döneminde camiler, medreseler, kütüphaneler, darü’ş-şifa ve kervansaraylar gibi çok sayıda mimari eser inşa edilmiştir. İslam öncesi İran sanatı ve İslam sanatının birleşmesiyle Selçuklu Devleti döneminde farklı özelliklere sahip bir mimari tarz ortaya çıkmıştır. Geniş bir coğrafyaya sahip olan Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu topraklarında da benzer mimari eserler ortaya koymuştur. Selçuklu Devleti döneminde var olan ve daha sonra da Osmanlı Devleti’ne geçen mimari yapılardan birisi eyvandır. Genelde avlu ve bina içinin dış kısmının yarı kapalı olarak görüldüğü yerler bu dönem özelliklerinden sayılmaktadır. İklim şartları doğrultusunda eyvan her zaman binanın dış kısmında bulunur ve avluya göre yılın farklı mevsimlerinde daha çok kullanışlıdır.
Bu döneme ait bir diğer özellik ise dönemin mimari eserlerinde tıraş yapılan tuğlaların bulunmasıdır. Özellikle Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu Devletlerinin kurulduğu topraklar deprem alanları olduğu için yapılan mimari eserlerde kullanılan malzemeler ona göre ayarlanmıştır. Oğuzların, Horasan bölgelerine gelmeden önce yarı göçebe hayat tarzında yaşamalarından dolayı şekil ve iç mimari olarak çadır içerisinde kullanılan malzemelerden etkilendiğini söylemek mümkündür. Selçuklu dönemi mimari eserlerinin bir diğer özelliği ise minare kullanımıdır. Selçuklu Devleti döneminde yapılan camilerde çok sayıda minare bulunmaktadır. Farklı mezhep çekişmelerine sahne olan bu dönemde cami ve medrese yapımı daha fazladır. Nedeni ise halk arasında diğer ideolojilere göre daha çok göze gelme çabasıdır. Selçuklu Devleti’nin yarattığı güven ortamı neticesinde ticari yolların daha güvenli hale gelmesi ve bunun neticesinde inşa edilen kervansaraylar, bu dönemin mimari eserlerinde ortaya çıkaran bir özelliktir.
At the end of the X. century and the beginning of the XI. century, the Oghuzes first moved to the former Khorasan region and then to the center of Iran. Turkmens, who were the founders of the Seljuk dynasty, reached the pinnacle in subjects such as Islam, science, architecture, and art because they ensured political and economic confidence and success in the regions they dominated.
Many architectural works such as mosques, madrasas, libraries, cottage houses, and caravanserais were built during the Seljuk period. With the combination of pre-Islamic Iranian art and Islamic art, an architectural style with different features emerged during the Seljuk dynasty period. The Great Seljuk dynasty, which spread over a wide geography, had produced similar architectural works in Anatolian lands, too. Iwan is one of the architectural structures that existed during the Seljuk dynasty and later passed to the Ottoman dynasty. Generally, the courtyard and the places where the outer part of the building is seen as semi-closed are considered features of this period. Due to the climate conditions, the iwan is always located on the outside of the building and is more useful in different seasons of the year compared to the atrium.
Another feature of this period is the presence of buffed bricks in the architectural works of the period. Since the lands where the Great Seljuk and Anatolian Seljuk dynasty were established are earthquake areas, the materials used in the architectural works were adjusted accordingly. It is possible to say that Oghuzes were influenced by the materials used inside the tents in terms of shape and interior design since they lived in a semi-nomadic lifestyle before they came to the Khorasan regions. Another feature of the Seljuk period architectural works is the use of minarets. Many minarets were used in the architecture of mosques in the Seljuk dynasty period. In this period, which witnessed different sect conflicts, the construction of mosques and madrasas were more. The reason was the effort to come in contact with the people more than other ideologies. Commercial roads became safer as a result of the trust environment created by the Seljuk dynasty and the caravanserais built as a result of this are a feature that emerges in the architectural works of this period.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | July 2, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |
Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.