Malinowski etnografya bilimindeki saha çalışmalarının bir uzantısı olarak dil hakkında teorik bir görüş geliştirmiş ve onu “edimsel” [pragmatic] diye nitelendirmiştir. Böyle bir nitelendirme yapmasının sebebi, yazısı olmayan yerli kabile lisanları kadar yazısı olan toplumların lisanlarında da bulunduğunu öne sürdüğü ortak bir işlevsel özelliktir: Genel olarak dil edimsel bir işleve sahiptir. Malinowski’ye göre, dilin, zihinsel sürece paralel giden ve ona tam olarak tekabül eden bir süreç olduğunu ve dilin işlevinin, insanın zihinsel gerçekliğini, sözel eşdeğerlerin ikincil bir akışında yansıtmak veya kopyalamak olduğunu savunan görüş hatalıdır. Malinowski’nin nezdinde dilin ana işlevi düşünceyi ifade etmek, zihinsel süreçleri kopyalamak değildir. Malinowski böylece, felsefe literatüründe sık rastlandığı kadar Boas gibi etnografların yazdıklarında da rastlanan “zihinci” ya da “bilişselci” karakterli dil ve anlam kuramlarına karşı çıkar. İster “iptidaî” denen kabilelerdeki ister “uygar” denen toplumlardaki lisanlar olsun, genel olarak dilin insan davranışında aktif edimsel bir rolü vardır. Malinowski dili, bütün müşterek insan eylemlerinin zorunlu bir bileşeni addeder. Ona göre dil sadece toplumsal hayatta kolektif iş görme (avlanma, tarım, savaş, vb.) durumlarında muhatabını/muhataplarını eyleme sevk etmedeki talimat verici ifade türlerinde değil, havadan sudan sohbet amaçlı ifade türlerinde de esasen toplumsal bir eylem karakteri taşır. Makalemizde, Malinowski’nin büyük bir etnograf ve dil antropolojisinin kurucusu olmasının yanında edim bilimi alanının isimsiz kahramanı olduğunu savunuyoruz. Onun dilin edimsel işlevine yaklaşımı ile Austin’in dilin icra edici işlevine dair analizleri ve söz edimleri kuramı arasındaki benzerliklere de işaret ediyoruz.
Malinowski developed a theoretical view on language as an extension of field studies within the scope of ethnography and characterized it as “pragmatic”. The reason why he made such a characterization, is a common functional feature, which he argues exists in the languages of literate societies as well as in illiterate native tribal languages: In general, language has a pragmatic function. According to Malinowski, the view that language is a process that runs parallel to and exactly corresponds to the mental process, and that the function of language is to reflect or copy human mental reality in a
secondary stream of verbal equivalents, is wrong. For Malinowski, the main function of language is not to express thought, not to copy mental processes. Thus, Malinowski opposes theories of language and meaning with a “mentalist” or cognitivist” character, as often found in the literature of philosophy, as well as in the writings of some ethnographers such as Boas. Language in general has an active performative role in human behavior, whether it is languages in so-called “primitive” tribes or in so-called “civilized” societies. Malinowski considers language a necessary component of all
concerted human actions. According to him, language has essentially a social action character, not only in the types of prescriptive expressions to prompt the interlocutor/interlocutors to action in cases of collective work in social life (hunting,
agriculture, war, etc.), but also in the types of expressions intended for casual conversation. In our article, we argue that Malinowski is a great ethnographer and the founder of linguistic anthropology, as well as the nameless hero of field of the
pragmatics. We also point out the similarities between his approach to the pragmatic function of language and Austin’s analyzes of the performative function of language and his theory of speech acts.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Language Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | April 30, 2023 |
Publication Date | May 13, 2023 |
Acceptance Date | April 29, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: 11 |