Mudârabe işletim sürecindeyken tarafların oluşmuş ya da oluşacak kâr üzerinde hakları sabit olmaktadır. Söz konusu haklar, klasik fıkıh eserlerinde üç farklı durum ve düzeyde ifade edilmektedir. Birincisi, mudârabe sermayesinin ticari mala dönüşmesiyle meydana gelen haktır. Bu durumda taraflar ticari mal üzerinde hak sahibi olmakta ve bu hak “hakku’t-temellük” diye adlandırılmaktadır. İkincisi, mudârabe varlıklarının sermayenin değerini aşmasıyla oluşan haktır ki bu durumda taraflar, bu artış üzerinde milk hakkını elde etmektedir. Fakihler söz konusu hakkı “hakku’l-milk” olarak isimlendirmektedir. Üçüncüsü ise kârın paylaşılmasıyla elde edilen bir haktır. Bu durumda taraflar kâr hisselerine malik olmaktadır. Tarafların kâr üzerindeki bu hakkına “milk” denilmektedir. Fakat paylaşılan kârların tarafların zimmetinde istikrar kazanması için sermayenin sahibine teslim edilmesi ya da akdin feshedilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada söz konusu hakların hukukî niteliği Hanefî fürû-ı fıkıh kaynakları üzerinden ayrıntılı olarak ele alınacak ardından tarafların söz konusu kârlar üzerinde ne gibi tasarruflar yapabileceği ortaya konulacaktır. Böylece mudârabe temelli çalışan katılma hesabı kârı üzerinde yapılacak tasarrufların sınırı belirlenmeye çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2020 |
Gönderilme Tarihi | 6 Ağustos 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 34 Sayı: 34 |