Osmanlı Devleti, 1768-1774 savaşı esnasında 1770’de vuku bulan Çeşme Vak‘ası’nda Rusların saldırısıyla donanmasındaki gemilerinin tamamına yakınını kaybetti. Çeşme’deki hadisenin ardından Osmanlı Devleti, denizciliğinin modernizasyonu için gemi inşası, tersane idaresi, personel eğitimi gibi temel alanlarda önemli düzenlemeler yaptı. Bu süreçte atılan adımlardan biri de III. Selim (1789-1807) döneminde A. E. Rhode’nin başında bulunduğu İsveç’li mühendis heyeti tarafından Tersane-i Amire’de kuru havuz inşa edilmesi idi. Kuru havuzun hizmete açılmasına dek gemilerin inşaları, teçhizleri ve tamirleri Tersane-i Amire’de karada “göz (çeşm)” adı verilen üstü kapalı hangarlarda gerçekleştirilirdi. İnşaları, teçhizleri ve tamirleri karada tamamlanan gemiler, daha sonra kızaklar üzerinden denize indirilirlerdi. Ancak gemilerin bu metotla denize indirilmeleri çeşitli maddî hasarlı kazalara neden olurdu. Yine gemilerin denize indirilirken insan gücünden istifade edilmesi ise işçilik maliyetlerini artırırdı. Kuru havuzun hizmete açılması zikrolunan sorunları ortadan kaldırmıştı. II. Mahmud (1808-1839) döneminde Tersane-i Amire’de yeni bir kuru havuzun daha yapılması kararlaştırıldı. Bu kararın alınmasında kuru havuzun denizcilik işlerindeki yararının tecrübe edilmesinin büyük bir rolü vardı. Mora’da 1821’de başlayan Rum İsyanı dolayısıyla askerî operasyonlarını yoğunlaştıran donanmanın ihtiyaçlarına tek kuru havuzun karşılık vermekte zorlanması da diğer etkendi. Bu çalışmada, II. Mahmud döneminde Tersane-i Amire’de yapımı kararlaştırılan ikinci kuru havuzun 1822-1826 seneleri arasındaki inşa süreci, tamamlanarak hizmete açılması ve mimarî özellikleri izah edilecektir.
The Ottoman Empire lost almost all of its ships in the navy with the attack of the Russians in the Battle of Chesma, which took place in 1770, during the war of 1768-1774. After the Battle of Chesma, the Ottoman Empire made important arrangements in basic areas such as shipbuilding, shipyard management and personnel training for the modernization of its maritime. One of the steps taken into this process was the construction of a dry dock in the Imperial Naval Arsenal by the Swedish engineer committee led by A. E. Rhode during the reign of Selim III (1789-1807). Until the dry dock was put into service, the construction, equipment and repairs of the ships were carried out in the covered hangars called “eye” on land in the Imperial Naval Arsenal. The ships, whose construction, equipment and repair were completed on land, were then launched over the slipways. However, launching the ships with this method could cause various accidents that caused damages. Also, the use of manpower while launching the ships increased the labor costs. Putting the dry dock into service eliminated the aforementioned problems. During the reign of Mahmud II (1808-1839), it was decided to build another new dry dock in the Imperial Naval Arsenal. The experience of the benefit of dry dock in maritime affairs had a great role to making this decision. Another factor was that the only dry dock had difficulty responding to the needs of the navy, which intensified its military operations due to the Greek Revolt that started in the Morea in 1821. In this study, the construction process of the second dry dock, which was decided to be built in the Imperial Naval Arsenal during the reign of Mahmud II, between 1822 and 1826, when it was completed and put into service, and its architectural features will be explained.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | research Article |
Authors | |
Publication Date | March 28, 2022 |
Submission Date | February 17, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |
Bu eser Creative Commons BY-NC-SA 2.0 (Atıf-Gayri Ticari-Aynı Lisansla Paylaş) ile lisanslanmıştır.