The closure of The School in 1971 was a pivotal moment shaped by the broader context of Turkish-Greek relations and the Cyprus Issue. While the existing literature largely focuses on the school’s functioning, Türkiye’s stance during the closure process, and the subsequent international discussions, few studies adopt a comparative perspective that explores Türkiye’s motivations for altering the school’s status alongside Greece’s responses within the internal and external dynamics of the period. This study aims to contribute to filling this gap in the literature and to provide a historical background to the contemporary debates on the reopening of the school. Founded in 1844, The School was established with the primary mission of training clergy within the framework of Patriarchate ideology to reinforce its authority, prestige, and unity amidst rising nationalist movements establishing independent churches. Despite enduring conflicts between the Ottoman Empire and Greece, the school grew to become a cornerstone of Orthodox Christian education. After the Treaty of Lausanne, its status was closely tied to Turkish-Greek relations. During periods of tension, the school and its curriculum were monitored for fears of fostering anti-Turkish sentiment. During periods of good relations between the two countries, the Patriarchate and the school were granted significant freedom.
The unresolved crisis in Turkish-Greek relations caused by the Cyprus Issue was one of the most significant dynamics behind the closure of the school. In 1963, the Cyprus crisis emerged following Cypriot President Makarios’s attempt to revoke the political rights granted to Turkish Cypriots under the 1959 London and Zurich Agreements. This crisis led to political tensions between Türkiye and Greece, two key NATO members. While Greek Cypriots and Greece pursued Enosis (union with Greece), Türkiye’s policy of Taksim (partition) brought the two sides to the brink of war. Although the crisis was temporarily defused by U.S. intervention in 1964, the tension between the two countries could not be entirely resolved. During this period, when the Cyprus Issue became a central topic in the foreign policy agendas of both nations, discussions surrounding the Patriarchate and The School also intensified. Proposals to revoke the privileges of these two institutions were brought to the forefront. However, Turkish governments at the time refrained from taking steps to close The School. At the beginning of 1971, as the Cyprus Issue evolved into a new phase and developments in Türkiye's domestic politics gained momentum, a policy change was implemented. The Nihat Erim Government enacted a law requiring private schools to be placed under state supervision. However, the Patriarchate, unwilling to accept this regulation, decided to cease the school’s operations. Meanwhile, the junta in Greece, which was planning to overthrow Makarios, adopted a policy of downplaying this significant development to avoid creating a bargaining point for Türkiye on the Cyprus Issue. The ongoing debates actually demonstrate the extent to which the issue holds significance for Greece.
Heybeliada Ruhban Okulu’nun 1971 yılında kapatılması, Türk-Yunan ilişkilerinin ve Kıbrıs Meselesi’nin gölgesinde gerçekleşen önemli bir gelişmeydi. Mevcut literatür genellikle okulun işleyişine, Türkiye’nin kapatma sürecindeki tutumuna ve kapatma sonrası uluslararası tartışmalara odaklanmaktadır. Ancak, Türkiye’nin okulun statüsünü değiştirme motivasyonu ve Yunanistan’ın buna verdiği tepkiyi dönemin iç ve dış dinamikleri çerçevesinde karşılaştırmalı bir perspektiften ele alan bir çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışma literatürdeki bu boşluğun doldurulmasına katkı sunmayı, günümüzde okulun yeniden açılması tartışmalarına tarihsel bir arka plan sunmayı amaçlamaktadır.
1844 yılında kurulan Heybeliada Ruhban Okulu, kilise ideolojisi doğrultusunda din adamı yetiştirerek Patrikhane’nin otoritesini, prestijini ve birliğini güçlendirmek amacıyla kurulmuştu. Osmanlı İmparatorluğu ile Yunanistan arasındaki gerginliklere rağmen büyüyen okul, Hristiyan-Ortodoks eğitiminde önemli bir merkez haline gelmişti. Lozan Antlaşması sonrası okulun statüsü, diğer pek çok önemli meselede olduğu gibi, iki ülke arasındaki dengeye bağlı hale gelmişti. Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin kötüleştiği dönemlerde, okul ve müfredatı, Türk karşıtı duyguları teşvik etme korkusuyla yakından takip edilmişti. İki ülke arasındaki ilişkilerin iyi olduğu dönemlerde ise Patrikhane ve okula ciddi bir özgürlük alanı açılmıştı.
Kıbrıs Meselesi nedeniyle Türk-Yunan ilişkilerinde bir türlü aşılamayan kriz, okulun kapanmasındaki en önemli dinamiklerden biri olmuştu. 1963 yılında Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’un, Kıbrıslı Türklere 1959 yılında imzalanan Londra ve Zürih Antlaşmaları ile tanınan siyasi hakları geri alma girişimi neticesinde ortaya çıkan Kıbrıs buhranı, NATO’nun iki önemli üyesi olan Türkiye ve Yunanistan arasında siyasi gerilime yol açmıştı. Kıbrıslı Rumların ve Yunanistan’ın Enosis (birleşme) girişimlerine karşılık Türkiye’nin Taksim siyaseti nedeniyle taraflar savaşın eşiğine gelmişti. 1964 yılında Amerika’nın müdahalesiyle kriz geçici olarak savuşturulmuşsa da, iki ülke arasındaki gerginlik tam anlamıyla sona erdirilememişti. Kıbrıs Meselesi’nin, iki ülkenin temel dış politika gündem maddesine dönüştüğü bu süreçte, Patrikhane ve Ruhban Okulu’na ilişkin tartışmalarda bu iki kuruma tanınan ayrıcalıkların kaldırılması gündeme gelmişti. Ancak, Türk Hükümetleri o dönemde Ruhban Okulu’nun kapatılması yönünde bir adım atmaya yanaşmamıştı. 1971 yılı başında, Kıbrıs sorununun yeni bir boyuta evrilmesi ve Türkiye’nin iç siyasette yaşadığı gelişmelerin etkisiyle bu politikada bir değişiklik yaşandı. Nihat Erim Hükümeti, özel okulların devlet denetimine alınmasını öngören bir kanunu yürürlüğe koydu. Ancak bu düzenlemeyi kabul etmek istemeyen Patrikhane, okulun faaliyetlerine son verdi. Yunanistan’da Makarios’u devirme planları yapan Cunta yönetimi ise Türkiye ile Kıbrıs konusunda bir pazarlık unsuru yaratmama kaygısıyla, bu önemli gelişmeyi “büyütmeme” yönünde bir siyaset izlemeyi tercih etti. Günümüzdeki tartışmalar aslında meselenin Yunanistan açısından ne ölçüde önem arz ettiğini göstermektedir.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | History of The Republic of Turkiye |
Journal Section | research Article |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2024 |
Submission Date | September 28, 2024 |
Acceptance Date | December 29, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |
Bu eser Creative Commons BY-NC-SA 2.0 (Atıf-Gayri Ticari-Aynı Lisansla Paylaş) ile lisanslanmıştır.