One of the most important events of the 2nd Constitutional period, the March 31 Incident, was completely suppressed after the Movement Army took control of the city and the Yıldız Palace after walking from Istanbul to Thessaloniki. Subsequently, Sultan Abdulhamid II was “related” to the incident and was exiled to Thessaloniki.
When it came to the Armistice period, the Movement Army has been allegedly raided by the Yıldız Palace in the process of taking it under control. Opponents of the Committee of Union and Progress have accused members of the Union and Movement Army of looting the Yıldız Palace, seizing money and valuables in it. These accusations, perhaps which were voiced after the end of 1909, was highlighted since October 1918, when the Unionists were forced to abandon their power. Because after the Union and Progress left the power, the Unionists began to be regarded as a relentless "enemy" of the state and the nation.. Thus, during the Armistice period, the judgments against the Unionists, which were considered to be responsible of every evil, were initiated. One of the accusations against the Unionist in this process was the allegations of 1909 Yıldız Palace Looting. Thus, the claims of looting became the subject of litigation. In the consequence of the judgment carried out by the 1st Customary Court Martial in the chairmanship of Nemrut Mustafa Pasha, and many people including Landed Proprietor member Ferik Hüseyin Hüsnü, Galip and Riza Pashas were expelled from the military profession on the grounds of “looting” and they have been sentenced to various kinds of punishment.
In this study, in the light of archive resources, newspapers and memories, the dimensions of the claims of Yıldız Palace looting after the dethronement of Abdulhamid will be discussed. In addition, it will focus on the judgments and punishment over the allegations of looting during the Armistice period.
II. Meşrutiyet döneminin en mühim hadiselerinden biri olan 31 Mart Vak‘ası, Hareket Ordusu’nun Selanik’ten İstanbul’a yürüyüşünün akabinde, şehri ve Yıldız Sarayı’nı kontrol altına almasıyla tamamen bastırıldı. Akabinde de Sultan II. Abdülhamid, hadise ile “ilişkilendirilerek” tahttan indirildi ve Selanik’e sürgün edildi.
Mütareke dönemine gelindiğinde, Hareket Ordusu’nun Yıldız Sarayı’nın kontrol altına alması sürecinde Saray’ın yağmalandığı yönünde iddialar gündeme getirildi. İttihâd ve Terakki Cemiyeti muhalifleri, İttihâdçıları ve Hareket Ordusu mensuplarını, Yıldız’ı yağmalamak, Saray’daki para ve değerli eşyalara el koymakla itham ettiler. Belki 1909 sonrasında kısık seslerle dile getirilen bu ithamlar, İttihâdçıların iktidarı bırakmak zorunda kaldıkları Ekim 1918’den itibaren gür bir şekilde öne çıkarıldı. Zira İttihâd ve Terakki’nin iktidarı bırakması sonrasında İttihâdçılar, devlet ve milletin amansız bir “düşmanı” olarak telakki edilmeye başlanmışlardı. Nitekim Mütareke döneminde, her kötülüğün müsebbibi olarak değerlendirilen İttihâdçılara yönelik muhakemeler başlatıldı. Bu süreçte İttihâdçılara yöneltilen suçlamalardan biri de 1909 Yıldız yağması iddiaları idi. Nitekim yağma iddiaları da dava konusu haline getirildi Nemrut Mustafa Paşa riyasetindeki I. Divân-ı Harb-i Örfî tarafından gerçekleştirilen muhakeme neticesinde Ayan azası Ferik Hüseyin Hüsnü, Galip ve Rıza Paşaların da dâhil olduğu pek çok şahıs “yağmagerlik” yaptıkları gerekçesiyle askerlik mesleğinden ihraç edilerek çeşitli cezalara çarptırıldılar.
Bu çalışmada; arşiv kaynakları, gazete ve hatıralar ışığında, Abdülhamid’in hal‘i sonrasında Yıldız Sarayı’na yönelik yağma iddialarının boyutlarının ele alınmasına çalışılacaktır. İlaveten, Mütareke dönemindeki yağma iddiaları üzerine gerçekleştirilen muhakeme ve cezalandırmalar üzerinde durulacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | research Article |
Authors | |
Publication Date | March 9, 2020 |
Submission Date | February 9, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 |
Bu eser Creative Commons BY-NC-SA 2.0 (Atıf-Gayri Ticari-Aynı Lisansla Paylaş) ile lisanslanmıştır.