In Ottoman documents; Cholera called “illet-i kolera”, "illet-i âdiyye" or "illet-i mahûf" is an infectious disease which is quite deadly if not intervened in a short time. Cholera, which is usually seen more often in the hot months, is an epidemic disease and polluted water sources are the most important factor in the transmission of this disease. Especially in places such as barracks, prisons, schools and hospitals, the spreading risk of this disease is more likely to become an epidemic.
Cholera was a characteristic disease of the 19th century, so this century has been described as a cholera century. In the nineteenth century, Cholera swept almost all the world in Asia, Africa, Europe and America, causing many people to die in the world.
The first known cholera case in the Ottoman Empire was seen in 1822, and in 1831 it became the epidemic disease for the first time. The 1890 cholera epidemic, which is the subject of our research, has spread to a wide area from Aleppo (where Sanjak of Urfa is located) to Trabzon, from Sivas to Erbil, from Hijaz to Erzurum.
The cholera cases seen in Sanjak of Urfa were not considered very important at the beginning, even as reflected in the document, "there is no cholera case in Sanjak of Urfa". But later it became clear that this was not the case. Thereupon, detailed reports have been started to be prepared about those caught in cholera. Many people lost their lives because of cholera outbreak in Sanjak of Urfa. It is stated that the cholera outbreak in Sanjak of Urfa is caused by the refugees living in Mardin and Harran. When the cholera epidemic was seen in Sanjak of Urfa, measures were taken against it and health centres were established in various parts of the region. Over time, these quarantine zones changed according to the spread of Cholera. In addition to the measures taken against Cholera, there has been a raise in salaries and other costs for officers and doctors in these health centres. It was alleged in Sanjak of Urfa that "necessary precautions against Cholera were not taken", but it was understood that this was not true as a result of the investigation.
In this study, the effects of the cholera epidemic seen in many parts of the Ottoman country in 1890 and the measures taken will be discussed. The main source of the work is the various catalogues related to the subject in the Prime Ministry's Ottoman Archives.
Urfa Sanjak of Urfa Cholera Epidemic Disease 1890 Quarantine
Osmanlı belgelerinde; “illet-i kolera” , “illet-i âdiyye” veya “illet-i mahûf” olarak adlandırılan kolera, kısa sürede müdahale edilmezse, öldürücü olan bir bulaşıcı hastalığa dönüşür. Genellikle sıcak aylarda daha fazla görülen kolera, salgın bir hastalık olup, kirli su kaynakları bu hastalığın bulaşmasında en önemli etkendir. Özellikle, kışla, hapishane, okul ve hastane gibi mekânlarda, hastalığın salgına dönüşme riski daha yüksektir.
Kolera, XIX. yüzyılın karakteristik bir hastalığı olduğundan dolayı bu yüzyıl, kolera yüzyılı olarak nitelendirilmiştir. Kolera XIX. yüzyılda Asya, Afrika, Avrupa ve Amerika kıtalarının nerdeyse tamamına yayılmış, dünyada birçok insanın ölümüne sebep olmuştur.
Osmanlı Devleti'nde bilinen ilk kolera vakası 1822 yılında görülmüş, 1831 yılında ise ilk defa salgın bir hastalık haline dönüşmüştür. Araştırmamızın konusu olan 1890 kolera salgını, içinde Urfa Sancağı’nın da yer aldığı Halep’ten Trabzon’a, Sivas’tan Erbil’e, Hicaz’dan Erzurum’a kadar çok geniş bir alanda yayılmıştır.
Urfa Sancağı’nda görülen kolera vakaları başlangıçta çok önemsenmemiş, hatta belgelere yansıyan haliyle “Urfa’da kolera vukuatı olmadığı” belirtilmiş, ancak daha sonra durumun böyle olmadığı anlaşıldığı için koleraya yakalananlar hakkında ayrıntılı raporlar verilmeye başlanmıştır. Urfa Sancağı’nda kolera salgınından dolayı çok sayıda kişi hayatını kaybetmiştir. Urfa Sancağı’nda baş gösteren koleranın Mardin ve Harran’da bulunan mültecilerden kaynaklandığı ifade edilmiştir. Kolera vakalarının Urfa Sancağı’nda da görülmesi üzerine buna karşı tedbirler alınmış, bölgenin çeşitli yerlerine “tahaffuzhaneler” kurulmuştur. Zaman içinde bu karantina bölgeleri koleranın seyrine göre değişiklik göstermiştir. Koleraya karşı alınan önlemlere ek olarak bu “tahaffuzhaneler” de görevli memur ve doktorların maaşları ve diğer giderler için sıhhiye tahsisatına bir miktar daha zam yapılmıştır. Koleraya karşı başlangıçta gösterilen tavırdan olsa gerek, Urfa Sancağı’nda “koleraya karşı gerekli tedbirlerin alınmadığı” iddiaları dile getirilmiş olsa da, yapılan tahkikat sonucunda bunun doğru olmadığı anlaşılmıştır.
Bu çalışmada 1890 yılı içerisinde Osmanlı ülkesinin pek çok yerinde görülen kolera salgınının, Urfa Sancağı’nda da yayılması ve alınan tedbirler üzerinde durulacaktır. Çalışmanın ana kaynağını Başbakanlık Osmanlı Arşivindeki konu ile alakalı çeşitli kataloglar oluşturmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | research Article |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2021 |
Submission Date | December 13, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 6 Issue: Prof. Dr. Süleyman Büyükkarcı Özel Sayısı |
This work is licensed under a Creative Commons BY-NC-SA 2.0 (Attribution-Non Commercial-Share Alike).