Tokat, üzerinde kadim medeniyetlerin kurulduğu, büyüyüp serpildiği, adeta her taşı ve toprağı geçmişten hatıralar taşıyan Anadolu’daki en eski şehirlerden biridir. XI. asrın sonlarında Türk hakimiyetine giren Tokat şehrinde Dânişmendli, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde cami, mescid, medrese, imaret, zâviye, han, hamam ve türbe gibi çok sayıda dinî, sosyal, ekonomik ve kültürel eserler vücuda getirilmiştir. Bu eserlerin vücuda getirilmesinde Tokat’ın doğu-batı, güney-kuzeye giden yol güzergâhında bulunması, ılıman iklimi ve verimli tarım toprakları ile zengin bir sosyo-ekonomik potansiyele sahip olmasının rolü büyüktür. Osmanlı ülkesinin genelinde olduğu gibi, Tokat’ta tesis edilmiş olan dinî, sosyal, kültürel ve iktisadî eserler vakıf akarlar yardımı ile varlığını idame ettirmiştir.
Bu makalede Osmanlı döneminde Tokat’ta mevcut olan zengin vakıf eserleri arasından örnek bir çalışma olarak Sultan Murad Camisi (Ulu Cami) vakıfları ele alınacaktır. Bu cami vakıfları hakkında bazı münferit çalışmalar bulunmakla birlikte bu çalışmalar başlangıcından günümüze caminin vakıf akarlarını incelememektedir. Bu cami XII-XX. asırlar arasında Tokat şehir merkezinde inşa edilen 17 caminin en büyüklerinden biri olup muhtemelen Selçuklar döneminde inşa edilmiştir. Osmanlı döneminde Sultan Çelebi Mehmed veya II. Murad zamanında büyük tamir ve onarım geçirmiş ve Sultan Murad Camisi olarak anılmaya başlamıştır. Caminin bakım ve onarımı ile görevlerinin maaşı için mütevazı vakıf akarlar tahsis edilmiştir. Ayrıca bazı hayır sahipleri cami için ilave vakıflar kurmuşlardır. İncelemenin amacı, Sultan Murad Camisi vakıflarını bütün yönleriyle ele alarak Tokat’ın sosyo-kültürel tarihine katkı sağlamaktır.
One of Anatolia’s oldest cities, Tokat was the ground upon which ancient civilizations were planted, grown, and dispersed; nearly every rock and piece of soil in the city has the imprint of ancient history. In the city of Tokat, during the Danishmendid, Seljuk, and Ottoman periods, numerous mosques, masjids, madrasahs, soup kitchens, lodges, inns, public baths, and tombs were constructed. Tokat came under Turkish control in the late XIth century. Tokat’s location on the east-west and south-north road routes, socio-economic potential, and fertile agricultural regions all play a significant part in putting these works into the body. These religious, social, economic, and cultural institutions built up in Tokat, like the rest of the Ottoman Empire, have persisted thanks to waqf revenues.
In this article, the Sultan Murad Mosque/Grand Mosque waqfs will be examined as an exemplary study among the extensive Ottoman-era waqfs works in Tokat. Although there have been some solitary studies about the mosque’s waqfs, none of them have looked into the mosque’s waqf revenues throughout its history. This mosque, one of the largest of 17 mosques, was constructed in Tokat’s city center between XIIth and XXth centuries. It is likely to have been built during the Seljuk era. It received extensive restoration under Sultan Chelebi Mehmed or Sultan Murad II during the Ottman era, and as a result, it was named Sultan Murad Mosque. A minor portion of the waqf funds were devoted to the mosque’s upkeep and repairs as the salaries of the staff. In addition, some beneficiaries have established new additional waqfs for the mosque. By examining the Sultan Murad Mosque’s waqfs from every angle, the study aims to add to the sociocultural history of Tokat.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2022 |
Submission Date | September 13, 2021 |
Acceptance Date | November 29, 2021 |
Published in Issue | Year 2022 Issue: 57 |
The articles sent to the Journal of Waqfs with a request for publication are subject to preliminary examination by the Editorial Board and at least two academicians who are experts in their fields are sent for review. The copyright of the articles accepted to be published in the Journal of Waqfs with the referee reports and the decision of the Editorial Board is deemed to have been transferred to the General Directorate of Foundations, and a royalty fee is paid to the published articles in accordance with the relevant legislation.