Bu çalışmanın amacı İslam düşüncesinin en önemli teopolitik kavramlarından biri olan Ehlü’l-hak ya da Ehl-i hak kavramının anlaşılma biçimleri üzerinde belirleyici olan dinî, siyasî ve kültürel faktörlerin rolünü ortaya koymak, bu bağlamda Ehl-i hak kavramının geçirdiği anlamsal değişimi, bir bakıma hakka intisabın semantik izdüşümlerini tespit etmektir. Ehl-i bâtıl kabul edilen Ehl-i şirk, Ehl-i kitâb, Ehl-i bid‘at ve Ehl-i hevâ kavramları ile karşılaştırmalı gerçekleştirilen çalışmada Ehl-i hak kavramının çok katmanlı bir anlam yelpazesine sahip olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu anlam yapısının teşekkülünde birkaç kritik dönemden söz edilebilir. Bu dönemlerden ilki -her ne kadar Kur’ân’da Ehlü’l-hak terkibi geçmese de- Ehl-i şirk ve Ehl-i kitâb gruplarının inanç ve ameldeki batıl eylemlerinin tarif edilmesi yoluyla Ehl-i hak tasavvurunun inşa edildiği kurucu dönemdir. Bu dönemde illa’l-hak maksadı ile kelime-i şehadet veya kelime-i tevhid getiren bütün Müslümanların Ehl-i hak kategorisine alındığı söylenebilir. İslam ve İslam dışı karşıtlığının belirleyici olduğu birinci semantik dönemden sonra Müslümanlar arasında ortaya çıkan sosyo-politik meseleler Ehl-i hak kapsamına kimlerin girebileceği tartışmasını İslam içi düzleme taşımıştır. Her mezhebin kendini hak gördüğü ikinci semantik dönemde Ehl-i hakkın kapsamı daha ziyade Selefiyye’nin nass merkezli referansları ile Ehl- i bid‘at kategorisine dâhil edilmiş Müslümanların inanç ve ameldeki batıl uygulamaları üzerinden betimlenmiştir. Üçüncü semantik dönem ise nisbeten felsefî geleneklerle karşılaşmanın tesiri ile şekillenmiştir. Bu dönem İslam inancını savunan kelamcıların kavramın dışa dönük/nesnel epistemolojik yönünü dinamik tutmaya çalıştıkları dönemdir. Modernizm sonrasına denk gelen dördüncü semantik dönemde ise Ehl-i hak, sömürgeleştirme faaliyetlerine karşı anti- emperyal bir tavır olarak yeniden kurucu dönemdeki İslam ve İslam dışı karşıtlığının sosyo-politik anlamına geri dönmüştür. Sonuç olarak bütün bu tanımlar manzumesi göz önüne alındığında, günümüzde Ehl-i hak kavramının, İslam inanç esaslarını kabul edip Kur’ân ve Sünnete bağlılıklarını beyan etmiş tüm Müslümanları kapsayacak şekilde tanımlanmasının daha uygun olacağı kanaatine varılmıştır.
The aim of this study is to reveal the role of religious, political and cultural factors on the way of understanding the concept of Ahl al-ḥaqq, one of the most important theopolitical concepts of Islamic thought, and to identify the projections of the semantic traansformatinon that concept of Ahl al-ḥaqq has experienced. In the comparative study with the group of "Ahl al-Shirk", "Ahl al-Kitāb", "Ahl al-Bid'at" and "Ahl al-Hawā", it has been determined that the concept of Ahl al-Haq has a multi-layered spectrum of meaning. A number of critical periods can be mentioned in the formation of this multi-layered meaning structure. The first of these periods is the founding period in which a conception is constructed through the description of the superstitious actions of the "Ahl al-Shirk" and "Ahl al-Kitâb" groups in belief and practice, even though the term "Ahl al-haqq" is not mentioned in the Qur’ān. In this context, it can be said that all Muslims who confess and recite the shahada or the word tawhid with the intention of illa'l-haqq in faith and deeds are included in the category of Ahl al-haqq. After the first semantic period in which the opposition between Islam and un-Islam was decisive, the socio-political issues that emerged among Muslims moved the debate on who could be included in the scope of Ahl al-haqq to the intra-Islamic plane. In the second semantic period, in which every sect considered itself to be right, the scope of Ahl al-Haq was mostly described through the nass-centered references of the Salafiyya and the superstitious practices in belief and practice of Muslims included in the Ahl al-Bid'at category. The third semantic period was shaped relatively by the encounter with philosophical traditions. This is the period in which theologians defending the Islamic faith tried to keep dynamic the outward/objective epistemological aspect of the concept. In the fourth semantic period, which coincided with post-modernism, Ahl al-Haq returned to the socio-political meaning of the opposition between Islam and un-Islam in the founding period as an anti-imperial attitude against colonization activities. As a result, considering all these definitions, it is concluded at the present time that, it would be more accurate that the concept of Ahl al-Haq is better defined to include all Muslims who have accepted the principles of Islamic belief and declared their adherence to the Qur’ān and Sunna.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Mezhepleri, Kelam |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 12 Aralık 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ekim 2023 |
Kabul Tarihi | 6 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |