İslam dininin ikinci kaynağı olması hasebiyle sünnet Müslümanların üzerinde hassasiyetle durdukları bir konudur. Hz. Peygamber’in ahirete irtihalinden sonra gerek sahabe nesli gerekse tâbiûn ve Tebeu’t-tâbiîn nesli sünnetin doğru anlamlandırılması ve yorumlanması için olağanüstü gayretler sarf etmişlerdir. Esasen hadis bilim dalı temel İslam bilimlerinin her alanında ortak payda olduğu için bütün ulema hadisin nakli, rivayet ediliş şekli, nakledenlerin rivayete ehil olup olmaması, hadiste geçen bilinmeyen kelimelerin açıklanması vs. durumları izah etmeye çalışmışlardır. Bu faaliyete Hz. Peygamber döneminde de rastlamak mümkün olsa da zamanla özellikle üçüncü asırdan sonra yarı sistematik bir şekilde devam edilmiştir. Hicri dördüncü asırdan sonra ise hadis şerh işlemi tamamen sistematik bir hüviyete bürünmüş ve hadis şerh ilmi, hadis anabilim dalının alt bilim dalı haline gelmiştir. İslam aleminde başlayan ve zamanla bir gelenek haline gelen şerh yazma işlemi Müslüman topluma egemenliğini kuran kitaplar etrafında yoğunlaşmıştır. Bu çerçevede ilerleyen zaman dilimlerinde şerh literatürüne ciddi katkılar sağlanmış ve muazzam bir şerh literatürü oluşmuştur. Ancak hadis şerh literatürünün teşekkülünde şerh eden kişinin mezhep aidiyeti, şerh muhtevalarının belirlenmesinde en etkili olan unsurlardan biri olmuştur. Bu bağlamda hadis şerh literatürünün tekamülünde İmam Mâlik’in Muvattâ adlı eseri ile Kütüb-i Sitte başı çekmiştir. Özellikle İmam Mâlik’in Muvattâ’ı hadis ilmine aşırı ilgi duyan Endülüs ulemasının da dikkatlerini çekmiştir. Bu çerçevede hadis eğitim ve öğretimi için Doğu İslam ülkelerinden biri olan Medine’ye ilmî seyahatler düzenlemişlerdir. Bu seyahatler neticesinde Endülüs halkı tarafından Mâlikî mezhebi benimsenmiş, böylece İmam Mâlik’in Muvattâ adlı eseri başucu kitabı haline gelmiştir. Endülüs’te adı geçen eser üzerine hicri III. asırdan başlayarak hemen hemen her asırda ciddi şerhler yazılmıştır. Bu şerhlerden biri de araştırmamıza konu olan Ebu’l Mutarrif el-Kanâziî’nin Tefsîru’l-Muvattâ adlı eseridir. Eser hakkında yapılan herhangi müstakil bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Bu gerekçe ile çalışma Endülüs hadis şerhçiliği hakkında bilgi edinme açısından ehemmiyet arz etmektedir. Keza bu çalışma Mâlikîlerin hadis şerhçiliği ve hadis usulcülüğünü anlamaya yönelik olan daha geniş çalışmalara kaynak telif olacaktır.
Sunnah is an issue that Muslims pay special attention to it, since it is the second source of the religion of Islam. After the Prophet’s passing away, both the companions (al-saḥāba) and the successors (tābiʻūn) and tabaʻu al-tābiʻūn made extraordinary efforts to understand and interpret the Sunnah correctly. In fact, since the science of hadith is the common denominator in all fields of basic Islamic sciences, all scholars have tried to explain the transmission of hadith, the way it was narrated, whether the narrators were competent to narrate, the explanation of unknown words in the hadith, etc. Although it is possible to find this activity during the Prophet’s time, it continued in a semi-systematic manner over time, especially after the third century. After the fourth century of hijri, the hadith commentary (sharḥ) process took on a completely systematic character and the science of hadith commentary became a sub-discipline of the hadith department. The process of writing commentaries, which started in the Islamic world and became a tradition over time, concentrated on the books that established the dominance on Muslim society. In this framework, serious contributions were made to the commentary literature in the following periods of time and an enormous commentary literature was formed. However, in the formation of the hadith commentary literature, the sectarian affiliation of the commentator was one of the most influential factors in determining the content of the commentary. In this context, Imām Mālik’s study named al-Muwaṭṭaʼ and al-Kutub al-Sitta took the lead in the development of the hadith commentary literature. In particular, al-Imām Mālik’s al-Muwaṭṭaʼ attracted the attention of the scholars of Andalusia who were interested in the science of hadith, and scholarly trips were made to Medina, one of the eastern Islamic countries, for the education and training of hadith, and as a result of these trips, the people of Andalusia adopted the Mālikī sect. Therefore Imām Mālik’s study named al-Muwaṭṭaʼ became one of the most important books. In Andalusia, serious commentaries were written on the aforementioned study in almost every century starting from the third century of hijri. One of these commentaries is Abū al-Muṭarrif al-Qanāziʻī’s study named Tafsīr al-Muwaṭṭaʼ, which is the subject of our research paper. There is no detached study on this study. For this reason, this study is important in terms of obtaining information about Andalusian hadith commentary. Likewise, it is expected that this study will also be a source of literature for comprehensive studies such as Maliki hadith commentarism and hadith methodology.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hadis |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 14 Haziran 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 25 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 29 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 12 Sayı: 20 |