Isrāʾīliyyāt is a type of narration that has been transmitted by being influenced by other religions and cultures such as Judaism and Christianity. Many issues such as the common aspects in divine religions, the Qur’ān reference to the Bible, and the interaction of the companions with the Jewish people in Medina have caused Muslims to benefit from the sources of Judaism, Christianity, and other religions and cultures. Early commentators included these narrations in their studies without any classification. A similar method has been applied in classical commentaries, and unlike the early period, only the warning has been made that the chain of narration might be weak. However, contemporary commentators have preferred to benefit from the Bible instead of Israelite type of information that could contradict the basic principles of Islam on historical events, stories of the prophets, and moral and religious issues. This method has been preferred with the aim of eliminating many Isrāʾīliyyāt information that contradicts Islamic beliefs and practices from the interpretation and increasing the accuracy of the transmitted information. One of the authors who preferred Biblical narrations as an alternative to Isrāʾīliyyāt type of narrations in the contemporary period was Jamāl al-Dīn al-Qāsimī (1866-1914), the author of the study called “Mehāsinü’t-Tāwīl”. One of the aspects that makes Qasimī’s study valuable is that he preferred to benefit from the Bible instead of Isrāʾīliyyāt type of information that could contradict the basic principles of Islam. Qasimī’s application of the Bible instead of Isrāʾīliyyāt type of narrations in his verse interpretations made him important in this field. This study focuses on Qasimī’s perspective on Biblical narrations, his purpose in conveying this information, his understanding of the Bible and the limits of conveying it. It has been determined that Qāsīmī quoted pages from the Bible in some places, used the Bible, the Torah and other Jewish sources for the same subject, used the Bible narrations, which he saw as an alternative to the Isrāʾīliyyāt narrations, as a method and successfully reflected this method in his study. As a result of this study, it was thought that the use of the Bible narrations instead of the Isrāʾīliyyāt narrations in the tafsīr sources would be more useful.
İsrâiliyat, Yahudilik, Hristiyanlık gibi diğer din ve kültürlerden etkilenerek nakledilen rivayet türü malzemelerdir. Kur’ân’ın Kitâb-ı Mukaddes’e atıfta bulunması ve sahabenin Medine’de Yahudi halkıyla etkileşimi gibi pek çok durum, Müslümanların Yahudilik, Hristiyanlık ve diğer din ve kültürlerin kaynaklarından yararlanmasına sebep olmuştur. Erken dönem müfessirleri, bu rivayetleri herhangi bir tasnife tabi tutmadan eserlerine almışlardır. Klasik tefsirlerde ise benzer bir yöntem uygulanmış, ancak erken dönemden farklı olarak sadece isnadın zayıf olabileceğine dair uyarılarda bulunulmuştur. Çağdaş dönem müfessirleri ise tarihî olaylar, peygamber kıssaları, ahlakî ve dinî konularda İslâm’ın temel ilkeleriyle çelişebilecek isrâîliyyât türü bilgiler yerine, Kitâb-ı Mukaddes’ten yararlanmayı tercih etmişlerdir. Bu yöntem, İslâm inanç ve uygulamalarına aykırı birçok isrâili bilginin tefsirlerden çıkarılmasını sağlamak ve nakledilen bilgilerin doğruluk derecesini artırmak amacıyla benimsenmiştir. Çağdaş dönemde isrâîliyyât türü rivayetlere alternatif olarak Kitâb-ı Mukaddes nakillerini tercih eden müelliflerden biri, Mehâsinü’t-Te’vîl adlı eserin yazarı Cemâleddîn el-Kâsımî (1866-1914)’dir. Kâsımî’nin eserini değerli kılan en önemli özelliklerden biri, İslâm’ın temel ilkeleriyle çelişebilecek isrâîliyyât türü bilgiler yerine Kitâb-ı Mukaddes’ten yararlanmayı tercih etmesidir. Kâsımî’nin âyet tefsirlerinde, isrâîliyyât türü rivayetler yerine konuyla ilgili Kitâb-ı Mukaddes’ten istişhatta bulunması, onu bu alanda önemli bir konuma getirmiştir. Bu çalışmada, Kâsımî’nin Kitâb-ı Mukaddes nakillerine bakışı, bu bilgileri nakletme amacı, Kitâb-ı Mukaddes’e dair anlayışı ve nakil sınırları üzerinde durulmuştur. Kâsımî’nin bazı yerlerde Kitâb-ı Mukaddes’ten sayfalarca alıntı yapması, aynı konuya dair Tevrat, İncil ve diğer Yahudi kaynaklarından faydalanması, İsrâîliyyât rivayetlerine alternatif olarak Kitâb-ı Mukaddes nakillerini bir yöntem olarak benimsediğini ve bu yöntemi eserine başarılı bir şekilde yansıttığını göstermektedir. Bu çalışma sonucunda, tefsir kaynaklarında isrâîliyyât rivayetleri yerine Kitâb-ı Mukaddes nakillerinin kullanımının daha yararlı olabileceği düşüncesi ortaya çıkmıştır. Kâsımî, tarihi olaylar, peygamber kıssaları, ahlakî ve dinî konularda İslâm’ın temel ilkeleriyle çelişebilecek isrâîliyât türü bilgiler yerine Kitab-ı Mukaddes’ten yararlanmayı tercih etmiştir. Çalışma, Kâsımî’nin Kitab-ı Mukaddes nakillerine bakışı, bu bilgileri nakletme amacı, Kitab-ı Mukaddes’e yönelik anlayışı ve onu nakletme sınırı üzerine inşa edilmiştir. Kâsımî’nin âyet tefsirlerinde Kitab-ı Mukaddes’ten istişhatta bulunması ve nakillerin takdiminde kullandığı yöntem çalışmanın temel konusunu oluşturmuştur. Kâsımî’nin bazı konularda Kitab-ı Mukaddes’ten sayfalarca nakilde bulunması, aynı konu için Tevrat, İncil ve diğer Yahudi kaynaklarından faydalanması gibi hususlar onun bu yönüyle araştırılmasını gerekli kılmıştır. Müellifin bazı tefsir kaynaklarında yer alan ve İslam inancına aykırı israilî rivayetlerden kaçınması onun bu yöntemi titizlikle kullandığını göstermektedir. Bu çalışmada Kâsım'inin ayet yorumlarında Kitab-ı Mukaddes nakillerinden yararlanma amacı, biçimi, sınırı tespit edilmeye çalışılmış akabinde müellifin bu tür rivayet ve nakillerden hangi konularda yararlandığı örneklerle ortaya koyulmuştur.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Tafsir |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | June 12, 2025 |
Publication Date | June 15, 2025 |
Submission Date | January 7, 2025 |
Acceptance Date | April 13, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 13 Issue: 22 |