Bu makalede hem Amerikan edebiyatında önemli bir yere sahip hem F. S. Fitzgerald’ın Muhteşem Gatsby romanı hem de Türk sinemasının mihenk taşlarından biri olan Yavuz Turgul’un Gönül Yarası adlı filmi irdelenmeye çalışacaktır. Muhteşem Gatsby 1920’nin ortalarında Fitzgerald tarafından kaleme alınmış Amerikan edebiyatının önemli bir eseridir. Genel olarak Amerikan rüyasının çöküşü anlatılan roman Nick Carraway’in anlatıcı olarak Jay Gatsby’nin hayatını anlatmaktadır. Roman dönemin kültür anlayışını ve karakterlerin davranışlarının arkasındaki sebepleri göstermesi bakımından önemli bir yere sahiptir. Öte yandan romandan yaklaşık seksen yıl sonra Türk sinemasının önemli bir yeri olan Gönül Yarası filmi çekilmiştir. Turgul, Türk sinemasının dönüm noktalarından biri olan Eşkıya filminden sekiz yıl sonra Şener Şen ve Meltem Cumbul gibi önemli oyuncuların yer aldığı Gönül Yarası adlı filmi yazıp yönetmiştir. Eşkıya filmi Türk sinemasına yeni bir soluk getirdiği kadar Gönül Yarası hem yurtiçinde hem de yurtdışında başarılı bir şekilde temsil eden bir film olmuştur. Film eşinden şiddet gören Dünya’nın (Meltem Cumbul) küçük kızıyla beraber İstanbul’da tutunmaya çalışmasını anlatır. Film Dünya’nın emekli bir öğretmen olan ve taksicilik yapan Nazım (Şener Şen) ile tanışmaları ve daha sonrasında boşandığı eşi Halil’in (Timuçin Esen) kendisini bulmasıyla olaylar gelişir. Daha önce yönetmenliğini yaptığı filmlerde tipik namus cinayetlerini olay örgüsü olarak kullanırken, bu filmde, Turgul kültürel öğeler ve kimlik konusunu merkez alarak hem kadın hem de erkek karakterlerin davranışlarının altında yatan sebeplerini seyirciyle buluşturmayı başarmıştır. Bu makalede kültür ve kimlik temel alınarak Yavuz Turgul’un Gönül Yarası adlı filmi ve F. Scott Fitzgerald’ın Muhteşem Gatsby adlı romanı irdelenecektir.
In this article, both F. S. Fitzgerald's novel The Great Gatsby, having an important place in American literature, and Yavuz Turgul's Gönül Yarası (aka. Lovelorn) one of the cornerstones of Turkish cinema, will be studied. The Great Gatsby is an important novel of American literature written by Fitzgerald in the mid-1920s. In the novel which has a depiction of collapse of American dream, the narrator Nick Carraway tells the life of Jay Gatsby. The novel has an important place in terms of showing the cultural understanding of the period and the reasons behind the behaviors of the characters. On the other hand, about eighty years after the novel, the movie Lovelorn, which has an important place in Turkish cinema, was shot. Eight years after the movie Eşkiya, one of the milestones of Turkish cinema, Turgul scripted and directed the movie Lovelorn, which features important artists such as Şener Şen and Meltem Cumbul. The movie Eşkiya brought a breath of fresh air to Turkish cinema, and Lovelorn has been a successful film both at home and abroad. The film tells the story of Dünya (Meltem Cumbul), who was subjected to violence by her husband, trying to hold on in Istanbul with her little daughter. Events develop when film Dünya meets Nazım (Şener Şen), a retired teacher and taxi driver, and his later divorced wife Halil (Timuçin Esen) finds her. While he used typical honor killings as a plot in the films he directed, in this film, Turgul has managed to bring the audience together with the underlying causes of the behavior of both male and female characters by centered on cultural elements and identity. In this article, based on culture and identity, Yavuz Turgul's film Lovelorn and F. Scott Fitzgerald's novel The Great Gatsby will be examined.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2021 |
Submission Date | November 15, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 2 |
ViSBiD, MLA ve Crossref tarafından indekslenmektedir. Ayrıca Index Copernicus takip sistemine alınmıştır.