Toplumun farklı
renklerini, ırklarını, etnik yapılarını bir araya getirmede alternatifi olmayan
tek kurum mabetlerdir. Bunun tezahür ve
“gerçekliğini” camiye bakarak görmek mümkündür.
Modern dönemde de
insanların ihtiyaç duyduğu temel esas toplumun bütün fertlerini
kaynaştırmaktır. Bireyciliğin ön plana çıkarıldığı bir dünyada caminin
kapsayıcı atmosferine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.
Mescid-i Nebevideki
insanların fikrî, ırkî, zihnî profili ile bugün camiye gelen farklı mezhep,
düşünce sahibi insanlar aynı değillerdir. Bugün farklı diller, ırklar, renkler,
cinsler, mezhepler aynı cami kubbesi altında bir araya gelmektedirler. Bunları
kucaklayan, dışlamayan, ötelemeyen daha rikkatli bir dil, daha özenli bir
üslubu içeren yeni bir “cami dilinin” inşasına ihtiyaç vardır.
Kitlelerin
düşüncelerini bastıran, ötekileştiren, buyurgan, önyargılı ve otoriter tutum ve
dil insanların kutsala ve mabede yabancılaşmasına yol açar. O halde camide
“sivri ve fevri konuşmak” değil usulüyle ilmi konuşmak; heyecan vermek değil
“bilinç uyandırmak” ve yeni ufuklara yelken açmak esas alınmalıdır.
The only
institution that does not have an alternative to bringing together the
different colors, races and ethnic structures of society is the sanctuaries. It
is possible to see appearance and "reality" of this by looking at the
mosque.
In the modern era,
the fundamental principle that people
need is to integrate all the members of society. In a world where individualism
is at the forefront, the containment atmosphere of the mosque is required more than ever.
The intellectual,
racial, and mental profile of the people in Masjid al-Nabawid is not the same
with different sectarian and thought-minded people coming to the mosque today.
Today different languages, races, colors, genres, sects come together under the
same mosque dome. There is a need for the construction of a new "mosque
language", namely a more polite
language, a more attentive style that
includes but does not exclude and does not push them.
The dominant, marginal, bossy, prejudiced and authoritarian
attitude and language lead to sanctification and alienation of the people. In
that case, it has to be based on duly
speaking scientifically, not “speaking snippy and impulsive”; raising
awareness, not giving excitement; and setting sail for new horizons.
Journal Section | Makaleler |
---|---|
Authors | |
Publication Date | December 29, 2017 |
Submission Date | November 12, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 |