Ergenlik, pek çok bozulmuş yeme davranışının ve yeme bozukluğunun başlangıcı açısından oldukça riskli bir dönemdir. Fizyolojik ve psikolojik birçok problemi beraberinde getiren bu patolojik örüntünün oluşumunu engellemek için bu durumun yordayıcılarının bilinmesi gerekmektedir. Bu çalışmada, erken dönemde ebeveyn-çocuk ilişkisinin niteliğine göre oluşan ve yaşamın ileri dönemlerinde oluşabilecek psikopatolojiler üzerinde etkili olduğu bilinen bağlanma tarzlarının bozulmuş yeme örüntüleri üzerindeki yordayıcı etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın örneklemini Denizli ilinde bulunan ortaöğretim, lise ve lisans eğitim düzeyindeki ergen bireyler oluşturmaktadır. Yaşları 11-21 aralığında değişen (Ortyaş=15.88; SS=2.98) 300’ü kız, 300’ü erkek olmak üzere toplam 600 ergen bireye ait veriler Sosyodemografik Bilgi Formu, İlişki Ölçekleri Anketi, Duygusal Yeme Ölçeği ve Yeme Bozuklukları Değerlendirme Ölçeği aracılığıyla toplanmıştır. Verilerin analiz aşamasında betimsel analiz yöntemleri, Pearson Korelasyon Analizi ve Çoklu Regresyon Analizi kullanılmıştır. Analizlerde %95 güven aralığı (p<0.05) dayanak alınmıştır. Yapılan Çoklu Regresyon Analizi sonucunda saplantılı ve korkulu bağlanmanın -tıkınırcasına yeme hariç- tüm bozulmuş yeme örüntülerini, sağlıksız diyet davranışının ise tüm bozulmuş yeme örüntülerini yordayıcı güçte olduğu görülmüştür. Çalışma bulguları alanyazın doğrultusunda tartışılmış, bu alanda yapılacak gelecek bilimsel araştırmalar ve önleyici çalışmalar için araştırmacılara ve uzmanlara öneriler sunulmuştur.
Herhangi bir kurum desteklememektedir.
Adolescence is a very risky period in terms of the onset of many disrupted eating behaviours and eating disorders. In order to prevent the formation of this pathological patterns that brings many physiological and psychological problems, the predictors of this situation should be known. In this study, it was aimed to examine the predictive effect of attachment styles, which are known to be effective on psychopathologies that may occur in later life, on disrupted eating patterns. The study included adolescent individuals at secondary, high school and undergraduate education levels in Denizli. The data of a total of 600 adolescent individuals, 300 of whom are female and 300 of whom are male, whose ages ranged between 11-21 years (Mage=15.88; SD=2.98) have been collected through the Sociodemographic Information Form, Relationship Scales Questionnaire, Emotional Eating Scale, and Eating Disorders Examination Questionnaire. Descriptive analysis methods, Pearson Correlation Analysis and Multiple Regression Analysis were used in the analysis phase of the data. The analysis was based on a 95% confidence interval (p<0.05). As a result of Multiple Regression Analysis in accordance with the purpose of the study, it has been observed that obsessive and fearful attachment is predictor of all disrupted eating patterns -except binge eating- and unhealthy dietary behaviour is predictor of all disrupted eating patterns. However, different attachment styles have created significant correlations with different disrupted eating patterns. The findings of the study were discussed in line with the literature and suggestions are presented to researchers and experts for future scientific research and preventive studies in this field.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Psychology |
Journal Section | Volume:5, Issue:10 December |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |