Devlet egemenliğinin sembolü olarak kabul edilebilecek iki temel yetki,
hem iktidarları sınırlandırma hem de temel hak ve hürriyetler üzerinde sınırlandırıcı
etki gösterme açısından önem arz etmektedir. Vergilendirme yetkisi
ve cezalandırma yetkisi her ne kadar farklı tarihsel birikimlerin ve beklentilerin
sonucunda oluşuyor bulunsa da, egemenliğin kullanılması noktasında ortak
bir alana hitap eder. Cezalandırma yetkisi ülkede takip edilen suç ve ceza
siyasetine bağlı olarak suç ve ceza belirleme ve uygulama olarak ifade edilebilir.
Vergilendirme yetkisi ise vergi politikası ile temellenen devlet ve birey
arasındaki vergi ilişkisine ilişkindir. Ancak her ikisi de toplumun oluşturduğu
ortak değerler ile oluşan hukuk normlarıyla somutlaşır. Vergilendirme yetkisi
için “vergi normları”, cezalandırma yetkisi için ise “ceza normları” belirleyicidir.
Vergi hukuku içerisinde oluşan değerler ve bu değerlerin ihlal edilebilme
durumu, vergi kanunlarının ceza karakteri taşıyan hüküm bulundurmasını
zorunlu kılar. Vergi ceza hukuku altında incelenen bu hukuka aykırı fiilleri ve
yaptırımları “vergi normundan” ayırarak “vergi ceza normları” olarak ifade
edebiliriz.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | PUBLIC LAW |
Authors | |
Publication Date | February 19, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 YBHD 2016/1 |