Today, Yörüks mainly live in the southwestern region of Anatolia. It has been observed that, during the Ottoman Empire, Yörüks, who lived their traditional lifestyle of nomadic animal husbandry, have gradually transitioned to settled life due to the settlement policies and economic conditions, but some communities have kept their nomadic and semi-nomadic lifestyles. Today, almost all Yörüks live sedentary lives, while a very small number of them are semi-nomadic and nomadic. Similar to other pastoral communities around the world, the social organization of Yörüks is organized in the form of tribes and lineage groups. Thus, in defining themselves, they emphasize the tribe, nomad group or lineage group of which they are a member.
The effects of nomadic life and animal husbandry also manifest themselves in Yörük music. The instruments used by Yörüks such as shepherd’s pipe (kaval), whistle (düdük), reed (sipsi), fiddle (kemane) and three-strings folk lute (üç telli) are small, light and easy to carry, and their repertoire performed with these instruments is also in line with their lifestyle and animal husbandry. For example, songs with stories related to this way of life, such as yayık soğudan, çömlek kırdıran and the Karakoyun efsanesi, can be counted among these. Male sheep shepherds usually perform a repertoire about animals by the animals with wind instruments such as shepherd’s pipes and whistles. In the practice of vocal throat singing, which is performed by young girls and women in different contexts, there is a single melody representing the tribe, lineage group or nomadic group to which the singer belongs. Songs with different lyrics and perceived as different airs within the same community are performed with the same melody that belongs to the community. The lyrics of some songs can be used as they are by another Yörük community, but the melody is their own throat melody. In other words, every community in which throat playing is practiced has their own unique melody. This is a musical way of emphasizing the ethnic identity that Yörüks define themselves through. This article is based on data obtained through observation and interviews during fieldwork with Yörüks in Antalya, Isparta, Burdur, Mersin, Adana, Konya, Karaman, Denizli, Manisa, İzmir, and Sakarya between 1995 and 2002.
Yörükler bugün ağırlıklı olarak Anadolu’nun Güneybatı bölgesinde yerleşik olarak yaşam sürmektedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde geleneksel yaşam biçimleri olan göçebe hayvancılık yaparak yaşayan Yörüklerin uygulanan iskân politikaları ve ekonomik koşullar yüzünden giderek yerleşik yaşama geçtikleri ancak bazı toplulukların göçebe ve yarı göçebe yaşam tarzını sürdürdükleri görülür. Günümüzde Yörüklerin neredeyse tamamı yerleşik olarak yaşamakla birlikte oldukça az sayıdaki Yörük yarı göçebe ve göçebe olarak hayvancılık yapmaktadır. Yörüklerin, toplumsal örgütlenme biçimleri dünya üzerindeki diğer pastoral yaşam süren topluluklara benzer biçimde aşiretler ve soy grupları biçiminde düzenlenir. Bununla birlikte kendilerini tanımlamada üyesi oldukları aşiret, oba ya da soy grubunu özellikle vurgularlar.
Göçebe yaşam ve hayvancılığın etkileri Yörük müziğinde de kendini gösterir. Yörüklerin kullandığı kaval, düdük, sipsi, kemane ve üç telli gibi çalgılar küçük, hafif ve kolay taşınabilirdir ve söz konusu çalgılarla icra edilen repertuvarları da yine yaşam biçimleri ve hayvancılığa uygunluk gösterir. Sözgelimi yayık soğudan, çömlek kırdıran ve Karakoyun efsanesi gibi bu yaşama ilişkin öyküleri bulunan parçalar bunlar arasında sayılabilir. Erkek koyun çobanları hayvanlara ilişkin bir repertuvarı genellikle kaval ve düdük gibi üfleme çalgılarla hayvanların yakınında seslendirir. Genç kız ve kadınlar tarafından farklı bağlamlarda icra edilen vokal boğaz çalma pratiğinde seslendirenin bağlı olduğu aşiret, soy grubu ve obayı temsil eden tek bir ezgi söz konusudur. Aynı topluluk içinde değişik sözlerle seslendirilen ve farklı havalar olarak algılanan parçalar yine topluluğa ait aynı ezgi ile seslendirilir. Bazı parçaların sözleri bir başka Yörük topluğu tarafından olduğu gibi kullanılabilir ancak ezgi kendilerine ait olan boğaz ezgisidir. Yani boğaz çalma pratiğinin görüldüğü her topluluğun kendine özgü bir ezgisi vardır. Bu durum Yörüklerin kendilerini tanımlamada öne çıkardıkları etnik kimliği vurgulamanın müziksel bir yoludur. Bu makale 1995-2002 yılları arasında Antalya, Isparta, Burdur, Mersin, Adana, Konya, Karaman, Denizli, Manisa, İzmir ve Sakarya’da Yörüklerle yapılan alan çalışmasında gözlem ve görüşme yoluyla elde edilen verilere dayanır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Araştırma Makaleler |
Authors | |
Publication Date | January 27, 2023 |
Submission Date | September 30, 2022 |
Acceptance Date | September 30, 2022 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: 29 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.